Ukrayna’da, Lviv Belediyesi ve TUİD’in desteğiyle Türk çinileri ve seramikleri sergisi açıldı

IMG_0031

Ukraynalı seramik sanatçıları Alena Friedman ve Svetlana Zboviç’in “Boğaziçi’nin tasarımları” adlı ortak seramik ve çini sergisinin resmi açılışı Ukrayna’nın kültür başkenti Lviv’de, Lviv Belediyesi ve Uluslararası Türk Ukrayna İşadamları Derneği(TUİD)’in desteğiyle, Ştuka Galerisinde kentin ileri gelen kültür ve fikir çevrelerinin mensuplarının katılımıyla gerçekleştirildi. 

Serginin açılış konuşmasını yapan TUİD yönetim kurulu başkanı Burak Pehlivan, Türkiye Ukrayna ekonomik ve siyasi ilişkilerinin son yıllarda tarihinin en iyi dönemini yaşadığını bununla birlikte bu ilişkilerin kültür ve sanatla birleştirildiğinde daha çok anlam kazanabileceğini ve ancak böylece iki ülkenin halkları açısından kalıcı hale gelebileceğini ifade etti. Pehlivan, TUİD olarak yılda 50’nin üzerinde ekonomik, ticari, kültürel ve sanatsal etkinlik düzenlediklerini ya da bu tarz etkinliklere sponsor olduklarını belirtirken, “ancak bugünkü etkinlik içeriği, kapsamı ve katılımcı kitlesinin zenginliğiyle ön plana çıkıyor” dedi. Pehlivan, Ukrayna’nın kültür başkenti Lviv’de Türk İslam sanatları konusunda bu kadar bilgili ve ilgili bir sanatsever kitlenin varlığının kendilerini hem şaşırttığını hem de son derece memnun ettiğini ifade etti ve sanatçılar Alena Friedman ve Svetlana Zboviç ile serginin organizasyon komitesine teşekkür etti. Burak Pehlivan, Ukrayna’nın en güzel şehri Lviv’e ülkede ilk kez düzenlenen Türk seramikleri sergisinin yakıştığını, dernek ve Ukrayna’daki Türk iş dünyası olarak Türkiye’nin kültürü ve sanatıyla ilgili bu tarz faaliyetleri her zaman desteklemeye devam edeceklerini belirterek sözlerini tamamladı. 

Sanatçı Alena Friedman ise Osmanlı’nın bulunduğu jeopolotik konumunun etkisi ve yönetimini gerçekleştirdiği onlarca farklı milletin kültürel etkileşimi sonucunda başta İstanbul olmak üzere imparatorluk coğrafyasında farklı sanat dallarının çok üst seviyede olgunlaşma imkanı bulduğunu, bunlardan seramik süsleme sanatı olan çininin dünyadaki en güzel örnekleriyle ise Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetimi altındaki topraklarda, özellikle Anadolu’da ve İstanbul’da karşılaşıldığını hatırlattı. Friedman, çininin yapılışı, uygulamasının teknik ve sırlarının bu sanatın ustaları tarafından yüzyıllar boyunca üst kuşaklara aktarıldığını ifade ederken, eserlerini oluştururken bu çeşitlilik içerisinden hangilerini seçmeleri konusunda oldukça zorlandıklarını söyledi.  

Serginin bir diğer sanatçısı Svetlana Zuboviç, serginin hazırlanışında ilham kaynaklarını Osmanlı-Türk seramik süsleme sanatının çok yönlülüğünden, asırlar boyunca büyük bir titizlik ve ustalıkla uygulanabilen sürekliliği ve geleneklere bağlılığından aldıklarını belirterek, Roma İmparatorluğu’na, Doğu Roma’ya ve son olarak Osmanlı’ya toplamda 1500 yıl başkentlik yapan İstanbul’daki Galata Kulesi, Ayasofya Müzesi gibi eserlere de çalışmalarında yer verdiklerini belirtti. İstanbul’da başta Sultan Ahmet Cami olmak üzere birçok camide dünyanın en iyi çini örneklerinin görülebileceğini ve şehrin İslam sanatları açısından adeta yaşayan bir okul olduğunu ifade eden Zuboviç, İstanbul’un bir sanatsever tarafından gezilmesi gereken dünyaki en önde gelen bir iki şehirden biri olduğunu söyledi. Sanatçı sözlerini tüm sergi katılımcılarını en kısa zamanda kültür ve sanat temalı bir gezi yapmak için İstanbul’a davet ederek tamamladı. 

Lvov entelijiyansı adına bir konuşma yapan gazeteci ve tarihçi Marko Simkin’in ise Avrupa’nın karanlık bir dönemi yaşadığı ortaçağda bilim ve sanatın Doğu’da İslam dünyasında, Batı’da ise İber Yarımadasında yine bir İslam Devleti Endülüs’te gelişme imkanı bulduğunu söylerken, Endülüs’ün yıkılmasıyla İslam dünyasında bilim ve sanatın merkezinin tamamen İstanbul’a kaydığını belirtti. Simkin, 1492 yılında Endülüs’deki son İslam emirliği Gırnata’nın düşmesiyle engizisyonun ölüm ya da din değiştirme baskısıyla karşı karşı kalan İspanyol Yahudilerine Osmanlı İmparatorluğu’nun sahip çıktığını, onlara büyük bir hoşgörüyle kucak açtığını ve binlerce İspanyol Yahudisi’nin Osmanlı’ya göç ettiğini ve yüzyıllar boyunca Avrupa’daki koşullara göre çok daha özgürce imparatorlukta yaşadıklarını hatırlatırken, bu yahudi göçmenlerin Osmanlı’ya Endülüs Sanatının birikimlerinin aktarılmasında büyük rol oynadıklarına dikkat çekti. Bu yıl, Osmanlı Ordusu’nun müttefiki Avusturya Macaristan Ordusu ile Lviv ve çevresini savunduğu 1. Dünya Savaşı’nın Galiçya Cephesinin 100. yılını da andıklarını hatırlatan Simkin, “Türkler ve Ukraynalılar arasında çok güçlü tarihi bağlar var, bugün ise ekonomik ve siyasi olarak bütünleşiyoruz. Türk İslam sanatı ve kültürü Ukrayna’da yeterince bilinmiyor, bu zengin sanatı tanımak ve tanıtmak için daha çok çalışmalıyız. Bu sergilerin, çalışmaların sayısı eminim ki gelecekte daha da çok artacak” derken, Ukrayna Türk iş dünyasına sergiye destekleri için teşekkür etti. 

“Boğaziçi’nin tasarımları” seramik ve çini sergisi Lviv’de Kaltıryaskaya 8 numarada yer alan Ştuka Galerisinde 1 Eylül’e kadar her gün 10:00-22:00 saatleri arasında ücretsiz olarak gezilebilecek. 

IMG_0961

IMG_0030IMG_0970 IMG_0913 IMG_0904

IMG_0034

афишаnew