Başbakan Erdoğan Ukrayna’ya Geliyor

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, üç günlük resmi bir ziyaret için 12 Eylül’de Ukrayna’ya geliyor. Ziyaretin gündemi çok yoğun ve bu gündem iki ülke ilişkilerinde son yıllarda artan ivmeyi yansıtan bir portre çiziyor. Ukrayna ve benzeri eski Sovyet ülkeleriyle ilişkilerde devlet adamlarının kurdukları şahsi dostlukların Batı ülkelerine göre ikili ilişkilere etkisi daha fazla oluyor. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar düzeyindeki karşılıklı ziyaretlerin, görüşmelerin sayısının artmasının Türkiye ve Ukrayna’nın ekonomik ve siyasi ilişkilerine etkisi güçlü bir biçimde ortaya çıkacaktır.

Başbakan Erdoğan’ın önümüzdeki hafta gerçekleşecek gezisini değerlendirmeden önce, 25 Ocak 2011 tarihinde gerçekleştirdiği bir önceki gezisini ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in aralık 2011’de gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretini ve arada geçen dönemi gelin beraber analiz edelim. 2011 başında gerçekleşen resmi ziyaret ile TOBB’un yıllık eğitim toplantısı çakıştırılmış,bu sayede 500’ü aşkın Türk iş adamı Erdoğan ve Yanukoviç’in başkanlık ettiği Türkiye Ukrayna Ekonomik Konsey toplantısında hazır bulunmuştu. Bu kalabalık iş adamı heyetinin ,Ukraynalı muhatapları ile ne ölçüde ticari bağlantı sağladığını elbette tahmin etmek güç ancak iki liderin bulunduğu salonda yüzlerce coşkulu iş adamının bulunması bile geziye başlı başına anlam katmıştı. Başbakan Erdoğan’ın ziyareti sonrasında, ziyaretin sonuçlarını değerlendirdiğim yazımda bu durumun altını çizmiş, Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın yaşamında herhalde ilk kez bu kadar kalabalık bir iş adamı topluluğuna hitap ettiğine dikkat çekmiştim. Bu atmosfer altında iki ülke arasında ticaret hacminin yakın gelecekte 20 milyar $’a ulaştırılması hedefi iki lider tarafından karara bağlanmıştı.

Gezi öncesi Türk tarafı, Serbest Ticaret Antlaşması, Vize Muafiyet Antlaşması, Simferepol’da konsolosluk açılması, THY’nin ve diğer Türk havayolu işletmelerinin Ukrayna’ya uçuş izinlerinin artırılması gibi maddeleri içeren bir gündeme sahipti. Ayrıca iki ülke arasındaki ilişkilerin ve iş birliğinin ekonomik ve siyasi olarak stratejik bir hüviyete kavuşturulması da planlar arasındaydı. Aradan geçen bir buçuk yılı aşan süre, bize bu hedeflerin ne kadarının başarıldığına dair bir analiz yapma imkanı veriyor.

Önce makro ekonomik verilere bir göz atalım. 2011 yılında Ukrayna’dan ithalatımız, 2010 yılına göre %26 artarak 3,8 milyar $’dan,4,8 milyar $’a çıkarken, ihracatımız ise daha büyük bir oranda %37 artarak 1 milyar 260 milyon $’dan, 1,73 milyar $ ulaştı. İki ülkenin dış ticaret hacmindeki büyüme ise %29’u buldu ve ikili ticaret 6,5 milyar doları geçti. 2012 yılının ilk iki çeyreğine baktığımızda ise dış ticaretimizde bir miktar azalma olsa da, Ukrayna’ya ihracatımızdaki artış trendi devam ediyor. Ukrayna ve Türkiye arasındaki dış ticareti tam manasıyla patlatması beklenen Serbest Ticaret Antlaşması’na gelince bu süre zarfında bu konuda oldukça mesafe kaydedilmiş durumda ve öngörülebilir vadede bu antlaşmanın imzalanması için önemli bir engel görülmüyor.

Serbest Ticaret Antlaşması’nın(STA) imzalanması mal ve hizmetlerin dolaşımını kolaylaştıracak önemli bir adım. İnsanların serbestçe dolaşmasını sağlayan vize muafiyet antlaşması ise 1 Ağustos’tan itibaren yürürlüğe girmiş durumda. Bu antlaşma, iki ülke hükümetlerinin büyük bir başarısıdır. Bu başarının, bu yıl bitmeden STA’nın imzalanması ile taçlandırılması ise iki ülke yöneticilerine önemli bir artı daha yazacaktır.

Cumhurbaşkanı Yanukoviç’in aralık 2011’deki Türkiye ziyaretinde ilk kez toplanan Yüksek Düzeyli Stratejik İş birliği Konseyi’nin ikinci toplantısı bu gezide gerçekleştirilecek. Enerji konusunda özellikle Rusya’ya bağımlılığını alternatif enerji kaynaklarıyla çeşitlendirmek isteyen Ukrayna’nın bu konuda Türkiye ile iş birliğine önemli oranda gereksinimi var, Türkiye’nin ise Ukrayna’nın nükleer ve kömür enerjisi konusundaki bilgi ve deneyiminden istifade etmesi iki ülkenin enerji alanında stratejik iş birliğinin gelişmesini sağlayacak ve bu konseyin içinin dolmasına zemin hazırlayacaktır.

Türkiye ve Ukrayna arasındaki bir başka iş birliği konusu ise turizmdir. 2011 yılında Ukrayna’dan Türkiye’ye gelen turist sayısı %6 artarak 602 bine ulaştı ve Türkiye Ukrayna vatandaşlarının en büyük turizm destinasyonu haline geldi. Aynı şekilde başta Lvov olmak üzere Batı Ukrayna ile ülkemizin tarihi ve kültürel bağlara sahip olduğu Kırım, artık Avrupa’dan sıkılan Türk turistler için farklı gezi seçenekleri olabilir. Kırım’da iddialı bir turizm hamlesi yapmak isteyen Ukrayna’nın, Türkiye’nin bu konudaki deneyimlerinden istifade etmek istemesi ise bir sır değil.

Ukrayna ve Türkiye arasındaki ekonomik aktiviteleri kolaylaştırıp, artıracak ayrıca turizm potansiyelini canlandıracak bir başka konu ise ulaşım. Burada ise havayolu taşımacılığı ön plana çıkıyor. Son bir yılda özellikle Türk hükümetinin, sivil havacılık otoritelerinin ve THY yetkililerinin gayretleriyle Ukrayna’ya uçuş izinleri artırıldı. Bugün THY’nin, Almanya, Rusya gibi ülkeler ile birlikte en fazla noktaya uçtuğu ve belki de kısa vadede Türkiye dışında en çok ciro yapacağı ülke Ukrayna’dır. THY, bu dönemde hem Ukrayna’da uçuş yaptığı noktayı 7’ye çıkardı ve hem de uçuş frekansını önemli oranda artırdı. Aynı dönemde Pegasus ve Onur Air de Ukrayna’nın farklı şehirlerine uçmaya başladılar. Ancak hala yüksek seviyede seyreden bilet fiyatları, talebin canlı olduğunu gösteriyor. Transit yolcu gücü olan THY başta olmak üzere, Türk havayolu işletmeleri için daha fazla uçuş izni talebi bu gezinin önemli önceliklerinden biri olmalı. Artan uçuş sayısı yukarıda değerlendirilen tüm kriterlere olumlu etki yapacaktır.

Ukrayna, Türkiye’nin kültürel açıdan da çok yakın olduğu, ortak tarihi değerleri paylaştığımız, medeni, demokrat bir ülke. Özellikle son dönemde turizmle, evlilikler yoluyla iki ülke insanı birbirini daha yakından tanıma fırsatı buluyor. Henüz 21. yaşını bu yıl kutlayan Ukrayna ile kültürel iş birliğinin de artırılması gerekiyor. Türk kültürünü ve dilini tanıtmayı amaçlayan Yunus Emre Kültür merkezlerinden birinin Kiev’de açılmasının, bu güzel şehre yakışacağına şüphe yok, umarım bu konu da görüşmelerde gündeme gelir ve iki tarafın mutabakatıyla hızla mesafe alınır.

Ukrayna’nın Davos’u olarak kabul edilen ve Ukrayna’nın Avrupa değerlerine daha hızlı ulaşabilmesi için neler yapması gerektiğine dair yüksek düzeyli oturumlara, beyin fırtınalarına ev sahipliği yapan Yalta European Strategy’nin son 2 yıldır yıldızı Türkiye idi, bu yıl ise Başkakan Erdoğan forumun onur konuğu ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Yanukoviç ile birlikte foruma eşbaşkanlık yapacak. Başbakan Erdoğan’ın Yüksek Düzeyli Stratejik İş birliği Konseyi’ne ve YES’e eşbaşkanlık yapıyor olmasının, ayrıca ilk kez Kırım’a bir ziyaret gerçekleştirmesinin iki ülke arasındaki ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkilerin daha da geliştirilebilmesi için bir dönüm noktası olacağına şüphe yok. Kişisel ilişkilerin, yakınlıkların daha bir önem kazandığı bu coğrafyada Ukrayna ve Türk devlet adamlarının karşılıklı ziyaretlerini sıklaştırmalarının, ikili temasları artırmalarının iki devlet arasındaki olumlu ilişkilerin daha da gelişmesine etkisi büyük olacaktır. Yaşadığımız son 1,5 yıl bunun çok güzel ve canlı bir örneği olarak karşımızda durmuyor mu?

 

Burak PEHLİVAN
www.burakpehlivan.org
http://twitter.com/bpehlivan