Ukrayna, Rusya Dışındaki Komşularıyla da İlişkilerini Geliştirmeli

İlkokuldan sonra çok başarılı bir öğrenci olamadım. Karnelerimin çok iyi notlar ile süslendiği söylenemez. Buna karşılık Türk eğitim sisteminin vazgeçilmez bir parçası olan ve bizim zamanımızda ÖSS ve ÖSYS diye adlandırılan merkezi sınavlara çalışmada özen gösterdiğimi söyleyebilirim. Öyle ki, ÖSS ile ÖSYS arasındaki 3 aylık zaman diliminde karar almış ve hiç televizyon izlememiştim. Nihayet haziran ayındaki o büyük gün gelmiş ve ÖSYS’yi sonuçlandırmıştım. Sınavdan sonra aylar boyu televizyon izlemeyen biri olarak eve dönmüş ve televizyonun başına geçmiştim. Uzun bir süre televizyona hasret kalmaktan mıdır, izlediğim filmin gerçek bir sinema başyapıtı olmasından mı bilinmez müthiş keyif almıştım. 97 yılının yazında seyrettiğim, başrollerinde iki dev oyuncu Yul Bryner ve Tony Curtis’in oynadığı Taras Bulba adlı film 17. yüzyılda geçmekteydi. Film, Türk-Leh, Türk-Ukrayna ve Polonya-Ukrayna ilişkilerini daha doğrusu savaşlarını, insani ve devletsel ihanetleri, tutkulu bir aşk hikâyesiyle senaryosunda harmanlıyordu. Büyük Usta Gogol’un öyküsünden aslına çok da sadık kalınmadan uyarlanan bu filmi izlerken, elbette ki bir gün Polonya- Ukrayna İlişkileri’ne dair bir yazı yazacağım aklımın ucundan geçmemişti.

“Taras Bulba”‘nın açılış sahnesi, Türkler ile yaptıkları meydan muharebesinde yenilmekte olan Lehler’e Ukrayna Kazakları’nın yardıma koşması ve Türklerin muharebeyi kaybetmesi ile başlıyordu. Ancak daha sonra Polonyalılar, müttefikleri Ukrayna Kazakları’na ihanet edecekler ve onları boyundurukları altına alacaklardır. Filmde Ruslar’a herhangi bir rol biçilmemiştir. Ancak tarih en sonunda Ukraynalılar’ın kaderini Müslüman Türkler’den ve Katolik Polonyalılardansa, hem Slav ve Ortodoks olan Ruslar ile birleştirmiştir. Büyük Hetman Bogdan Himeniltskiy zamanında Ukraynalılar, Polonyalılara karşı başkaldırıp Ruslar ile anlaşmışlar ve anlaşma Polonya İmparatorluğu’nun yıkılma ve parçalanma sürecinin başlangıcı olmuştur.

Bu tarihten sonra da Lehler ve Ukraynalılar arasındaki çatışmalar, savaşlar eksik olmamıştır. Öyle ki bugün Batı Ukrayna’yı oluşturan, başta Lvov olmak üzere birçok şehir, II. Dünya Savaşı’nda Stalin tarafından işgal edilip, Ukrayna topraklarına katılana kadar Polonya yönetiminde kalmıştır. Günümüzde birbirleri ile uzun yıllar savaşıp daha sonra ise aralarında çok başarılı siyasi ve ticari ilişkiler kurmuş Fransa ve Almanya gibi güzel bir örnek bulunmaktadır. İki ülke AB çatısı altında o kadar yakınlaştı ki bugün iki ülkenin parlamentolarının ortak toplanması ve müşterek bakanlar kurulu oluşturulması gibi düşünceler konuşulabiliniyor. Polonya ve Ukrayna bu iki ülkeyi örnek almalı. Polonya’nın AB deneyiminden şüphesiz ki, Ukraynalıların başta ekonomik reformlar, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi alanlar olmak üzere alacağı birçok ders bulunmaktadır.

Polonya’nın nüfusu 38,5 milyon ve Ukrayna’dan sonra Doğu Avrupa’da en çok nüfusa sahip ülke. Ülkenin nüfusunun %90’u Katolik. Ekonomik büyüklüğü satınalma gücü paritesine göre yaklaşık 700 milyar $. Buna karşılık 46 milyon nüfuslu, nüfusunun büyük bölümü Ortodoks olan Ukrayna’nın ekonomik büyüklüğü 290 milyar $, yani komşusunun yarısından daha az. Halbuki demir perde zamanında Ukrayna’nın ekonomisi Polonya’ya nazaran çok daha büyüktü. AB’nin sihirli değneği nelere kadir! Bugün Polonya, Ukrayna’daki 12. büyük yabancı sermaye yatırımcısı ve toplam yatırım stoğu 870 milyon $’ı buluyor. Daha 20 yıl öncesine kadar komünizm ile yönetilen ve kapital birikimini son yıllarda oluşturan bir ülke için yatırılan miktar iddialı. Kredobank ve PZU sigorta Ukrayna’daki en büyük Leh yatırımları. Polonya firmaları özellikle komşu Volin ve Lvov bölgelerinde yoğun faaliyet gösteriyorlar. İnşaat ve mobilya sektöründe, Ukrayna’da iş yapan çok sayıda Polonya firması var.

2009 yılında Polonya ve Ukrayna arasındaki ticaret hacmi 4,5 milyar $ olarak gerçekleşti. Rekor yıl olan 2008 yılında ise ticaret hacmi 9 milyar $’ı bulmuş ve Türkiye’nin ardından Polonya, Ukrayna’nın en büyük üçüncü dış ticaret ortağı olmuştu. Ukrayna’nın birinci ticari ortağı ise Rusya’ydı. Ukrayna’nın geçmişte olduğu gibi bugün de kaderi Türkiye, Rusya ve Polonya ile kesişiyor. Bir farkla geçmişte bu devletlerin hepsi birbirleriyle ittifak yapıp diğerlerine karşı savaşıyordu, şimdi ise ticaret yaparak birbirlerinin zenginliklerini paylaşıyorlar, karşılıklı gönençlerini artırıyorlar. Tarihte Ukrayna’nın diğer iki komşu ile problemli olması, Osmanlı’nın lehineydi ama şu an Ukrayna’nın komşuları ile iyi ilişkilerde bulunması, ekonomik olarak güçlenmesi ve refahının artırması Türkiye’nin faydasınadır. Türk sanayisi, Ukrayna pazarında Ukrayna’nın komşularıyla rahat bir biçimde rekabet edecek güçtedir. AB yolunda ilerleyen, başta Polonya olmak üzere komşuları ile iyi ilişkilerde bulunan, istikrarlı ve zenginleşen bir Ukrayna, Türkiye için daha büyük bir pazar olacaktır.

Burak PEHLİVAN

*Ukrayna Kazakları’nın en üst derecedeki önderi. Türklerde “han” sözcüğüne karşılık gelebilir.