Kurucu üyeleri arasında, TÜSİAD’ın da yer aldığı ve Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerdeki iş insanları derneklerinin federasyonlarının birleşmesiyle oluşan ve bu yıl 20. kuruluş yıldönümü kutlayan BUSINESSMED ile Konrad AdenauerVakfı’nın İstanbul’da ortaklaşa düzenlediği, Avrupa–Akdeniz Bölgesel İşbirliği Konferansı’nın açılış konuşmasını, yurtdışındaki 72 ülkedeki 22 Türk İş İnsanları Derneği’nin çatı kuruluşu olan Türkonfed International’ın Başkanı sıfatıyla gerçekleştirdim. 9 ülkeden iş insanları, iktisatçılar, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, jeopolitika uzmanlarının katılımıyla icra edilen konferans, tarihin her döneminde yalnız kıyıdaş ülkeler açısından değil, Dünyamızın genelinin barış, huzur, istikrar ve gönenci için de büyük önem arz eden Akdeniz Havzasındaki devletlerin kendi aralarında ve onlara komşu bölge ve ülkelerle aralarındaki iktisadi, ticari işbirliklerinin nasıl geliştirilebileceğinin, karşılıklı yatırımlarınnasıl artırılabileceğinin tartışıldığı, farklı, zaman zaman birbirleriyle çarpışan ama yapıcı fikirlerin paylaşıldığı verimli bir platform oldu.
Dünyamızın büyük sınamalarla karşı karşıya
Dünyamız, bugün, Soğuk Savaş sonrası en büyük jeopolitik kriz dönemini yaşıyor. İnsanlık, son on yılların en büyük sorunları, meydan okumalarıyla karşı karşıya. Küresel ısınma, iklim krizi, Ukrayna savaşı, gıda güvenliği sorunu, yerkürenin bir bölümünde hâlâ devam eden, bir bölümündeyse sona ermekle birlikte olumsuz etkilerini yaşamaya devam ettiğimiz covid-19 pandemisi, enerji krizi, gıda tedariğindeki ve dağıtımındaki problemler, enflasyon ve hayat pahalılığı, sıradan insanlardan, siyasilere, politika yapıcılara herkesin gündeminde.
1962 yılından beri kalkınma parametreleri kesintisiz olarak her yıl gelişme trendinde olan Dünyamızın, son birkaç yıldır, uluslararası kalkınma gelişme endekslerinin bir bölümünde ilk kez gerileme yaşanıyor.
Kriz üstüne kriz yaşanırken, küresel büyüme geriliyor
Uluslararası Para Fonu, büyüme tahminlerini bu yıl art arda aşağıya doğru güncellerken, 2021’de %6 olan küresel ekonomik büyümeyi, 2022 yılı için %3,2 ve 2023 içinse %2,7 olarak ön görüyor. 2022 rakamları, 2008 küresel ekonomik krizi ve pandeminin en derin yaşandığı dönem dışında bu yüzyılın en düşük büyüme oranı olacak.
Adı geçen tüm bu sorunların çözümü için 8 milyarlık insanlık aleminin işbirliği, ortak aklı ve kolektif eylemi gerekiyor. Bu noktada daha büyük sorumluluksa, daha zengin, güçlü ve gelişmiş ülkelere düşüyor. Halbuki, iç sorunlar o kadar büyük ki, özellikle Avrupa’daki gelişmiş devletler öncelikle kendi vatandaşlarının talepleriyle, hayat pahalılığıyla, büyüyememe sorunuyla, gündelik sosyoekonomik problemlerle, göçmen kriziyle, enflasyonla mücadeleyle uğraşmak zorunda olduklarını, kendileri açısından haklı olarak düşünüyorlar. Neticede demokratik devletlerde öncelik seçmenlerde, vatandaşlarında. Ancak bu yalnızca içeriye yoğunlaşan, yetersiz, sığ yaklaşım onlarınaslında sahip oldukları sorunların gerçek kaynağına inmelerini, bu problemleri doğru bir biçimde ele alıp, kalıcı, uzun vadeli çözümler getirmelerini de engelliyor.
Teknolojik gelişmeler, gelişen sosyal ağlar, göç arzusunu tetikliyor
Dünya’nın ekonomik sıklet merkezi her ne kadar onlarca yıldır Doğu’ya doğru kaysa da, binlerce yıldır olduğu gibi Dünyamızın ve tabii ki Avrupa’nın barış, istikrar ve refahı için Akdeniz’in önemi değişmiyor. İklim değişikliği su kaynaklarını azaltırken, olağanın dışındaki iklim olayları, Doğu Akdeniz’de, Kuzey Afrika’da, Sahraaltı Afrika’da tarımsal verimliliği düşürüyor, zaten sıkıntıda olan gıda güvenliğini ve gıdaya erişimi zorlaştırıyor. Teknolojik gelişmeler, sosyal ağlar, artık Afrika’nın ücra köşelerindeki insanların bile, kendi bulundukları bölgelerden daha farklı, müreffeh bir yaşam olduğunu her gün görmelerini sağlarken, bu yaşama, yüksek hayat standardının yaşandığı ülkelere erişim arzusunu kamçılıyor. Bu da az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden hiç olmadığı kadar, gelişmiş ülkelere göçü katalize, motive ediyor. Üstelik, Afrika içinde bulunduğumuz asırda muhtemelen Dünya’nın en kalabalık kıtası olacak. Bu göçmen sayısının her geçen gün daha da artması demek.
Akdeniz’de duvarlara değil, köprülere ihtiyacımız var
Bu nüfus hareketlerine karşı, hiçbir yükseklikte örülen duvar, çekilen en sağlam set engel teşkil etmeyecektir. Sorunun çözümü fakirlik, açlık, savaşların yarattığı güvenlik problemleri, göçmen akışı, güçlenen popülist partiler, yabancı düşmanlığı, sermayenin, işgücünün, insanların, düşüncelerin hareket ve akışının engellenmesi sarmalına kapılmaktan değil tam tersinin yapılmasından geçiyor. Buradaysa sorumluluk yalnızca siyasilere değil tek tek her vatandaşa, iş dünyasına, şirketlere, sivil toplum kuruluşlarına ve tabii ki iş örgütlerine de düşüyor. Bugün tarihte belki de hiç olmadığı kadar Akdeniz Havzasında, sermayenin, kişilerin, fikirlerin özgürce dolaşımına ihtiyacımız var ki, Akdeniz zaten yüzlerce yıl insanlar ve medeniyetler arasında köprü olmuş, Roma, Arap İslam, Osmanlı İmparatorluklarında da, Venedik, Ceneviz şehir devletlerinin kudretli dönemlerinde de, tarihin farklı zamanlarında da, ticaret yollarının, refahın kesiştiği bir deniz olarak yerini her daim almıştır. Braudel’in dediği gibi Akdeniz bir Deniz’den daha fazlasıdır.
İstanbul’da düzenlenen bir günlük bu konferans, Akdeniz’e kıyıdaş ülkelerin kendileri arasında ve onların hinterlandında bulunan devletlerle aralarındaki ticari, kültürel, ekonomik ilişkilerin geliştirilip, derinleştirilmesinin, bu birliktelik ve işbirliğinin bölgemizin istikrarı, refahı ve huzuru için ne kadar önemli olduğunun vurgulanabilmesi, bu konuda yapılabileceklerin tartışılıp, değerlendirilebilmesi ve tüm bu süreçlere dönük aksiyon alınması için de harika bir platform işlevi gördü. Businessmed’e üyelik aşamasında olan Türkonfed’in bu platforma katkısıysa hiç şüphesiz bu konferansla sınırlı kalmayacak.
Türkonfed International, bugün 72 ülkedeki 22 Türk iş derneği ve odasıyla, ülkemizin yurtdışındaki en büyük iş insanları organizasyondur
2004 yılında 6 federasyon ve 69 dernek tarafından kurulan Türkonfed, bugün bünyesindeki 30 federasyon, 300 dernek ve 50 binden fazla şirketle Türkiye’nin gönüllülük ve bağımsızlık esasına göre örgütlenmiş en büyük iş insanları organizasyonu, konfederasyonudur. Türkonfed, Avrupa’daki küçük ve orta boy işletmelerle, esnafların, 22 milyon üyeyle çatı kuruluşu olan SME United’ın da üyesi olarak, Türk iş dünyasıyla, Avrupa Birliği arasında adeta köprü işlevi görmektedir. Ana işlevleri, siyasa tasarımı ve avukatlığı, kapasite geliştirme ve iş geliştirmeyle olan konfederasyon, aynı zamanda bünyesinde bulunan 48 kadın girişimciler derneğiyle Türkiye’nin en büyük kadın girişimciler organizasyonu olma özelliğine de sahiptir. Türkonfed, sürdürülebilir ekonomik kalkınma, dijitalleşme, kadın girişimciliği, gençlik, eğitim, sektörel ve bölgesel kalkınma, yeşil dönüşüm gibi alanlarda siyasa üretiyor ve uygulamalarda bulunuyor. 2015 yılında, yurtdışındaki beş Türk iş derneği tarafından kurulan ve Türkonfed’in uluslararası federasyonu olan, başkanlığını yaptığım Türkonfed International ise bugün çatısı altında yer alan 22 Türk iş derneği ve ticaret odasıyla, 72 ülkedeki faaliyetleriyle, ülkemizin yurtdışındaki en büyük ve yaygın iş insanları organizasyonu. Üyelerimiz arasında yer alan Hırvatistan, Karadağ ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeki Türk iş derneklerimiz ve Güney ve Doğu Akdeniz’de etkin bir konumda olan Türkiye Arap Ülkeleri İş İnsanları Birliği’yle Akdeniz Bölgesinde önemli ve kapsamlı bir yayılıma sahibiz.
İmkân ve kabiliyetlerimiz, değer yaratma potansiyelimizle Türkonfed ve Türkonfed International’ın Businessmed’e üyeliği, Akdeniz çanağındaki iş dünyalarının birbirleri arasındaki iletişim ve iş birliğinin geliştirilmesi açısından önemli ve kıymetli bir sinerji oluşturacaktır. Akdeniz, serbest ticaret, kişilerin ve sermayenin serbest dolaşımı, kültürel paylaşım, fikirlerin değişimi, hak ve özgürlüklerin yayılımıyla, Dünya’da barış, istikrar, huzur ve refahın sağlanıp korunmasının, asırlardır olduğu gibi bugün ve gelecekte başat bir aktörü, önemli bir parçası olmaya devam edecek. İş dünyasının ve onun Businesmed, Türkonfed gibi kurumlarının bu sürece katkısının bir tercih olmanın ötesinde, tarihsel bir sorumluluk olduğu gerçeğiyse her geçen gün daha da iyi anlaşılıyor. Heyecanlı ve ilham verici bir dönem bizleri bekliyor.
Burak Pehlivan
Türkonfed International Başkanı
Related posts:
Aşağıdaki butonları tıklayarak, yazıyı arkadaşlarınızla paylaşın!