Ukrayna’da İsveç-Türkiye Ekonomik Rekabeti

5820305206_d32bfe024b

9 milyon nüfusa sahip İskandinav ülkesi İsveç, Dünya’nın dışa en açık ekonomilerinden biridir. Türkiye’de ihracat patlamasından her söz edildiğinde aklıma İsveç gelir. 75 milyonluk Türkiye’miz rekorlar kırıp 2011 yılında 135 milyar $ ihracat yaparken, İsveç’in ihracat rakamı aynı yıl 204 milyar $ olarak gerçekleşmişti. Bir başka deyişle kişi başına ihracatları bizim kişi başına ihracatımızdan 12 katından daha fazla.Daha orta öğrenim yıllarından beri bu ülke ilgimi çekmiştir ve aslında çok ilgili olmasa da nedense Türkiye ile bu ülkeyi karşılaştırmayı sevmişimdir. Kaderin garip bir cilvesidir ki, profesyonel çalışma yaşamıma başladığım Türkiye’nin makine sektöründe önde gelen firmalarından Dalgakıran’ın da Türkiye’deki en önemli rakibi bir İsveç firması Atlas Copco’ydu. Her sayısını beğenerek okuduğum Kyiv Post’da geçen hafta ele alınan İsveç dosyasının ana sponsorunun Atlas Copco olduğunu görünce İsveç Ukrayna ilişkileri perspektifinden ülkedeki İsveç firmalarıyla benzer sektörlerde faaliyet gösteren Türk firmalarının karşılaştıran bir yazı yazmak istedim ve gördüm ki İsveçli rakiplerine karşı Türk firmalarının, Ukrayna’daki başarıları hiç de yabana atılır gibi değil.İsveç sermayesi Ukrayna’ya 1,7 milyar $’lık yatırım yapmış buna karşılık ülkedeki Türk yatırmları 1,5 milyar $’ı buluyor. 700’ün üzerinde Türk firması Ukrayna’da faaliyet gösterirken İsveç firmalarının sayısı ise 100’den daha az. Dolayısıyla, İsveç firmalarının firma başına çok daha büyük sermaye getirdikleri göze çarpıyor. Bu alanda başı, Ukrayna’ya 1 milyar $’ın üzerinde sermaye getirerek Ukrayna Bankaları’nı satın alan Swedbank ve SEB Bank çekiyor. Swedbank, bugünün Başbakan Yardımcısı Tigipko’nun bankası TAS-Commerzbank’ı 2007 yılında 735 milyon $ ödeyerek satın almıştı, SEB Bank ise daha küçük ölçekli iki Ukrayna bankasını satın alarak Ukrayna pazarına girmişti. İki banka da krizde büyük kayıplara uğradı. Swedbank’ı zararı toplamda 1 milyar $’ı aştı, sermayesi eridi, 140 şubesini kapatarak bireysel bankacılıktan çıktı. SEB Bank da önemli zararlar yazdı ancak ilk yatırımlarının ve risklerinin küçük olması onları daha büyük zaralardan korudu. SEB Bank, özellikle İsveçli ve Alman kurumsal yatırımcıların hizmetlerine konsantre olmuş durumda ancak bu alandaki müşteri derinliği Ukrayna’da çok tatminkar değil.

turkiye-isvec-maci

Bankacılık sektöründe faaliyet gösteren iki Türk Bankası Credit Europe Bank ve Creditwest’e gelince. Her iki banka da krizden zarar gördü ancak belki pazara geç girmeleri, belki risklerinin küçük olması, belki de iyi yönetilmeleri, beki de bunların hepsinin farklı oranlarda birleşmesi krizden bu iki bankamızın az kayıpla çıkmasını sağladı. Evet küçüldüler, evet personel çıkardılar ama her iki banka da krizin en zor dönemlerinde bile başta Türkler olmak üzere müşterilerine hizmet vermeye devam ettiler. İsveçli rakiplerine göre daha başarılı oldular.
rulmenti.skf_..1

Ukrayna’da sanayi ve ticaret alanında İsveç ve Türkiye rekabetine gelince. Batı Ukrayna, Lutsk’da üretim yapan SKF dünyanın en tanınmış rulman markasıdır. Türkiye’nin bile rulman sektöründe 1 milyar $’lık dış ticaret açığı var, dolayısıyla şimdilik İsveç firmalarına rakip bir Türk firması Ukrayna’da gözükmüyor, aynı şekilde marketlerde gözümüze gıda reyonlarında en çok çarpan markalardan salça, ketçap gibi gıda maddeleri üreten Chumak’a da karşı koyabileceğimiz bir Türk firması şimdilik yok. Firma, Ukrayna’da 1000’den fazla çalışanıyla 80 milyon $ ciro yapıyor. Padol’da üretim yapan Tetra Pak da rakipsiz. Ancak İsveç’in elektronik devi Electrolux’ün karşısına ise THY ile birlikte Türkiye’nin en global markası olan Beko’yu çıkartabiliyoruz. Her ne kadar Electorlux’ün Ivano-Frankovsk’da bir üretim tesisi olsa da, Beko ile orta vadede Ukrayna’daki rekabetlerindenden, özellikle Moskova’da Beko fabrikasının gücü ve agresif pazarlama faaliyetleriyle Beko galip çıkacaktır.

Beko

Gelelim benim 10 yıldan fazla bir zamandır bulunduğum makine sektörüne. 1873 yılında İsveç’in başkenti Stockholm’de kurulan Atlas Copco, bugün 10 milyar $’ı aşan cirosuyla gerçek bir dünya devi. Firmanın en güçlü olduğu alan ise basınçlı hava kompresörleri. Bu alanda bir Türk firması Dalgakıran Kompresör, Ukrayna’da 70’den fazla çalışanı, 6 şubesi ile kompresörde Atlas Copco’dan açık ara önde pazar lideriyken, bir başka kalem jeneratörde ise yine Atlas Copco’nun üstünde pazar ikincisi. Bu coğrafyada eskiden “Türkler pantolon diker, meyve yetiştirir, bu arada güzel doğası ile turimzden para kazanır, makine gibi teknik, karmaşık konulardan ise Türk sanayisi ne anlar” önyargısının kırılıyor olması açısından ne güzel bir örnek.

Ukrayna’daki Türk etkinliğiyle, İsveçliler’i karşılaştırabileceğimiz bir alan daha var ki, o da çağımızda ticaret gibi, sanayi gibi önem kazanan “networking”. Ülkede yalnızca 150 İsveç vatandaşı yaşıyor ve bir Türk dostu olan, aynı zamanda Friday Kyiv adlı sosyal ağ organizasyonunu kuran Anders Östlund da bunlardan biri. Anders bu işi Ukrayna’da en başarılı yapan kişidir. Türkler’in etkinliklerine katılmaya özen gösteren Anders’in en iyi birkaç arkadaşından ikisinin Türk olması ise bir tesadüf değil. Bu alanda başka önemli bir oluşum Internations’un Kiev Temsilcisi Oğuzhan Güler de hiç fena bir iş çıkarmıyor. Bu alanda da İsveç-Türk işbirliği, rekabeti devam edecek gibi gözüküyor.

ukraynanin-rekabet-gucu-artti-620x350

İsveç yazımın başında da belirttiğim gibi, ilgimi çok çeken bir ülke. Bu ülke ile Türkiye’yi karşılaştırırken, -özellikle ihracat rakamları temelinde- sanırım Sanayi Devrimi’ni çok geç yaşamış olan güzel ülkeme biraz haksızlık ediyorum. Ancak bugün kalemimle ukalalık ederken gördüm ki, en azından Ukrayna’da Türkler, bu dünyanın ekonomik anlamda en başarılı ülkelerinden birinin şirketlerini rekabet halinde olunan birçok sektörde yakalamış, hatta geçmiş durumdalar.

İsveç’in politik ve askeri bir güç olarak bu coğrafyadaki varlığına Poltova Savaşı’nda Büyük Petro son vermiş ve İsveç Kralı Demirbaş Şarl Osmanlı’ya sığınmak zorunda kalmıştı. Bundan 2 yıl sonra Prut Bataklıkları yakınlarında ise Baltacı Mehmet Paşa’nın komutasındaki Osmanlı Ordusu Büyük Petro’ya üstünlük sağlayarak, en azından Rusya’nın yayılmasını bir süreliğine durdurmuştu. Çağımızda artık etkinlik ekonomik güç ile oluyor ve ekonomik gelişimden uluslar ama az ama çok refah payı alarak karlı çıkıyorlar. Rusya’nın ekonomik gücüne ne Türkiye, ne İsveç bu coğrayfada belki hiçbir zaman ulaşamayacaklar ancak bu iki ülke gibi ülkelerin Ukrayna’daki rekabeti ve işbirliği Ukrayna’nın ihtiyaç duyduğu yabancı sermayenin artmasına ve çeşitlenmesine ve bundan da her şeyden önce Ukrayna’nın karlı çıkmasına yol açacaktır.

 

Burak PEHLİVAN

 


yazarı: