Ukrayna’nın, batı komuşusu olan Macaristan 10 milyon nüfusa sahip bir Doğu Avrupa ülkesi. Bugün denize çıkışı olmayan Macaristan, Hunlar ile başlayan ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile 1. Dünya Savaşı’na kadar süren görkemli bir tarihe sahip. 2004 yılından beri AB üyesi ancak Euro’nun sert mali koşullarını yerine getiremediği için henüz Euro Bölgesi’ne dahil değil. 2009 krizinde ekonomisi %6,8 küçülmekle beraber, kişi başına geliri geçtiğimiz yıl 13.300 dolar olarak gerçekleşti. Ülke, özellikle son dönemde AB çevrelerince Başbakan Orban liderliğindeki hükümet tarafından demokrasi karşıtı, yargı bağımsızlığını zedeliyici uygulamalar yapıldığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Muhalefetin susturulduğu, Anayasa Mahkemesi’nin bile hükümetin kontrolü altına alındığı idda ediliyor. Macar hükümeti ise, hükümetlerinin parlamentoda üçte iki çoğunluğa sahip olduğunun, evet böyle bir çoğunluğun başka AB ülkelerinde hükümetlere nasip olmadığının ancak Macaristan’da bu çoğunluğa sahip iktidar partisinin anayasayı değiştirebilmesinin yine demokrasi içerisinde olduğunun altını çiziyorlar.
Sovyetler Birliği’nin çöküşü ve eski demir perde ülkelerinin bir biri ardına AB’ye üye olması müthiş bir refah artışı getirdi. Ancak bu süreç, bu ülkelerde bankacılık sisteminin ve büyük sanayi kuruluşlarının Almanya’nın başını çektiği Batı Avrupa ülkelerinin firmalarının kontrolüne girmesi sonucunu doğurdu. Bugün AB üyesi olan Doğu Avrupa ülkelerinin hemen hemen hepsinde bankacılık sektörünün en az yarısı Batı Avrupa bankalarının elindedir. 2008 global ekonomik krizi bu ülkelerde ciddi problemlere neden oldu Macaristan’da işşizlik %11’e ulaştı, ülke borçlarını döndürebilmek için IMF ile anlaşmak zorunda kaldı. Zorlu iktisadi zemin politikada, aşırılıkların prim yapmasına yol açtı ve radikal milliyetçilerin partisi Macaristan’da %15 oy oranına sahip hale geldi. Ekonomik koşullar halkı istikrar adına, daha otokratik eğilimler taşıyan partilere yöneltiyor. Bu noktada Başbakan Orban’ın partisinin parlamentoda anayasayı değiştirebilecek çoğunluğa ulaşması şaşırtıcı olmuyor.
AB’yi rahatsız eden yalnız hükümetin yaptığı anayasa değişiklikleri değil Yeni hükümet, ekseriyesi batı Avrupa sermayesine ait olan büyük işletmelere ve özellikle bankalara yeni vergiler, regülasyonlar getiriyor. Hükümetin düşüncesine göre son 10-15 yıl zarfında ana iştiraklerine büyük kar transferleri yapan bu kuruluşlar, bugün yaşanan sıkıntıda iş yaptıkları ülke halkıyla daha fazla dayanışmada bulunmalı, açıkçası bütçeye daha çok katkıda bulunmalı. Macar hükümetinin yaklaşımının bu kuruluşların diğer AB ülkelerinde bulunan merkezlerini ve dolayısıyla bu ülkelerdeki hükümetleri rahatsız etmesi şaşırtıcı olmasa gerek.
AB ile demokrasi temelli tartışmaların içerisinde olan Macaristan hükümeti komşu Ukrayna ile iyi ilişkilerden yana. Ukrayna’da 155 bin Macar etnik kökenine sahip Ukrayna vatandaşı var. Zakarpatya bölgesinin nüfusunun %13’ü Macar, buna karşılık Macaristan’da yalnızca 7.000 etnik Ukraynalı yaşıyor. Macar milliyetçi partilerinin söylemlerinin ve Macar hükümetinin 2010 yılında çıkarmış olduğu yasayla dünya üzerindeki tüm Macarlar’a vatandaşlık verebileceğini açıklamasının çifte vatandaşlığın yasak olduğu Ukrayna’da, haklı olarak Ukrayna makamlarını rahatsız ettiği söylenebilir. Ancak Macarca bilen Ukraynalılar’ın ticari ve ekonomik anlamda iki ülke ilişkileri açısından köprü görevi gördüğü de bir gerçek.
Ukrayna ile Macaristan arasındaki ticaret hacmi 2011 yılında 3,5 milyar $ gibi oldukça yüksek bir rakamda gerçekleşti. Macar yatırımları ağırlıklı olarak, Ukrayna’nın batı bölgelerinde. Bu yatırımların, üçte biri Zakarpatya’da yoğunlaşmışken, geri kalan yatırımların ekseriyesi Lvov, İvano-Frankovsk ve Kiev bölgelerinde bulunuyor. 1.000’in üzerinde Macar sermayeli ya da ortaklı şirket Ukrayna’da faaliyet gösteriyor. Ülkedeki Macar doğrudan sermayesi ise 770 milyon $’ı aşmış durumda. Şirketimin de müşterisi olduğu ve hizmet kalitesini beğendiğim OTP Bank, Ukrayna’nın en büyük bankalarının başında geliyor. Petrol dağıtım firması MOL ise ülkenin birçok bölgesindeki istasyonlarıyla göze çarpıyor.
Macaristan, Ukrayna’nın AB ile ortaklık anlaşmasının ve gümrük birliğinin AB içerisindeki en ateşli savunucularından. Her ne kadar kendi ekonomik kriziyle uğraşıyor olsa da, bu ülkedeki birçok firma son yirmi yıl zarfında önemli sermaye birikimleri yaptılar. Macar firmalarının yatırım imkanları, Ukrayna için önemli bir yabancı sermaye potansiyeli oluşturuyor. Radikal milliyetçi partilerin zırvalıklarını çözmek ise Macar hükümetinin sorumluluğundadır. Macaristan, Avrupa içerisindeki sınırları düzenleyen ve kabul eden Helsinki Nihai Senedi’nin taraflarından biridir ve buradaki imzasına aykırı hareket etmesi düşünülemez. İki komşu ülkenin ekonomik, ticari, siyasi ve kültürel açıdan güçlü ilişkiler içerisinde olmasının hem Ukrayna’ya, hem Macaristan’a hem de iki ülke vatandaşlarının refahına önemli katkısı olacağı açıktır.Burak PEHLİVAN
Related posts:
Aşağıdaki butonları tıklayarak, yazıyı arkadaşlarınızla paylaşın!
{ 1 comment }
Yazilarini soluksuz takip ediyoruz kardesim.