Ukrayna Başbakanı Vladimir Groysman kısa bir süre sonra yapacağı Türkiye ziyareti öncesinde, Türkiye Cumhuriyeti Kiev Büyükelçisi Yönet Can Tezel’in ev sahipliğinde, Ukrayna’daki bir grup Türk işadamı ve profesyonelle çalışma yemeğinde bir araya geldi. Etkinlikte, Türkiye Ukrayna ekonomik ilişkilerinin en önemli gündem maddesi olan ve 2007 yılından beri müzakereleri devam eden Türkiye Ukrayna Serbest Ticaret Antlaşması’nın yanı sıra, Ukrayna’da bir Türk Organize Sanayi Bölgesi kurulması, iki ülke arasında tarım alanında yatırım ve ticaret olanaklarını geliştirilmesi gibi konular görüşüldü. Ayrıca, Türk firmaları ülkede yaşadıkları sıkıntıları doğrudan başbakana anlatma imkanı bulurken, Ukrayna’nın daha yüksek büyüme rakamlarına ulaşılabilmesi için gerçekleştirilmesi gereken yapısal reformlara ilişkin görüşlerimizi de iletme fırsatımız oldu.
Çalışma yemeğinden üç gün önce ise Başbakan’ın ofisi, Uluslararası Türk Ukrayna İşadamları Derneği(TUİD) ile temasa geçerek Ukrayna Türk iş dünyasıyla ilgili ayrıntılı bilgi talebinde bulundu. Bu çerçevede iki ayrı raporu Ukraynaca olarak başbakanlığa sunduk. Birinci raporda TUİD’e, ülkedeki Türk yatırımlarına ve iki ülke ekonomik ilişkilerine değindik. İkinci raporun ise yalnızca bir konusu vardı, o da Türkiye Ukrayna Serbest Ticaret Antlaşması. Ukrayna’nın çok ihtiyaç duyduğu dış yatırımlar açısından adeta bir katalizör görevi görecek Türkiye Ukrayna Serbest Ticaret Antlaşması’nın neden Ukrayna’nın menfaatine olduğunu aşağıda yer alan bu raporda anlatmaya çalıştım. Yaptığım her görüşmede, hatta bindiğim her takside bu konuyu gündeme getirmeye çalışıyorum. Serbest Ticaret Antlaşması(STA) artık rüyalarımıza giriyor desek, abartmış olmayız. Yalnız 2016 yılında Ukrayna ve Türkiye’nin 10 ayrı şehrinde, yuvarlak masa toplantısı, konferans ve panel gibi 22 ayrı etkinlikte Türkiye Ukrayna STA’sını görüştük. Birçok arkadaşımızın yanısıra ben de en az yirmi yazımda bu konuya değindim. Bu açıdan bu konuda hazırladığımız raporun bizzat Ukrayna başbakanı tarafından okunmuş olması, kumsalda kum tanesi kadar da olsa sürece yeni bir katkı yapmış oldu. Başbakan arz ettiğimiz ikinci rapora ise ilerleyen günlerde yine burada yer vereceğim.
Ukrayna’da daha çok Türk yatırımı için Türkiye Ukrayna Serbest Ticaret antlaşması
Ukrayna’da, 2014 yılındaki yönetim değişikliğinden sonra bundan üç yıl önce inanılması çok güç olan birçok yapısal reform gerçekleştirildi. Bunu da en iyi biz burada yaşayanlar, iş yapanlar biliyor, takdir ediyoruz. Nitekim, Ukrayna Dünya Bankası kolay iş yapma endeksinde 6 yıl önce 157. sıradayken, bu yıl 80. sıraya yükseldi. Müthiş bir atılım ancak yine de yatırımcılar karar alırken Ukrayna’nın önündeki 79 ülkeyi de dikkate alıyor.
Türkler açısından baktığımızda Ukrayna’ya yatırım yapmayı özendiren, kolaylaştıran birçok ek etken var. Ukrayna Türkiye siyasi ilişkileri tarihinin en güçlü seviyesinde ve Ukrayna’da güçlü bir Türk iş dünyası, altyapısı sağlam Türk işadamı dernekleri var ama yine de ekonomik ilişkilerin bugünkü gücü gerçek potansiyelinin çok gerisinde. Ukrayna Devlet Istatistik Enstitüsünün verilerine göre iki ülke arasında 3,15 milyar $’lık dış ticaret hacmi var ve bu rakamı hedeflenen 15 milyar $ seviyesine çıkarabilmek için gerçekleştirilmesi gereken birçok madde var bunların en başta geleni ise müzakereleri 2007 yılından beri devam eden Ukrayna Türkiye Serbest Ticaret Antlaşması’nın (STA) bir an önce imzalanmasıdır. Bu antlaşma ülkeye daha çok Türk sermayesi çekmenin de anahtarı konumundadır.
Türk Havayolu şirketleri, kolay ulaşılabilirlik sağlayarak, Türk işadamlarına rekabet avantajı getiriyorlar
Türk işadamına, girişimcisine Ukrayna’da iş yapmada avantaj sağlayan etmenlerin en önemlilerinden biri de bu ülkenin kolay ulaşılabilir olması. İstanbul’dan, yalnız başkent Kiev’e değil, Harkov’a, Lviv’e, Herson’a, Odesa’ya ve Zaporoje’ye başta Türk Havayolları, MAU, ve diğeri Türk ve Ukraynalı Havayolu şirketlerinin seferleri var. İstanbul ile Zaporoje ve Herson arasında toplamda haftalık 20’yi bulan sefer bu iki şehrin çehresini değiştirdi. Bu arada Ankara-Kiev uçuşları da faaliyete girdi. 2016 Mart ayında Ivano-Frankovsk-Istanbul seferlerine THY başlarken, seferin başladığı gün Dnipro-İstanbul THY seferleri, bir ay sonra ise Türk Havayolları’nın Ivano-Frankivsk-Istanbul uçuşları teknik gerekçeler gösterilerek iptal edildi.
Havayolu şirketlerinin ve Ukrayna’daki en büyük Türk yatırımcısı olan Lifecell’in sektörlerindeki tekelleşmeye ilişkin kaygıları var ve bu kaygılar biz, özellikle üretim, enerji gibi alanlarda ülkeye daha çok Türk yatırımı çekmeye çalışırken sesimizin daha az duyulmasına yol açabilir. Halbuki daha çok uçuş iki ülke arasında daha fazla turist, daha çok işadamı ve daha çok ticaret demek. Mobil iletişimde daha etkin rekabet ise tüketiciye dolayısıyla ülke verimliliğine olumlu yansıyacaktır.
1 Ağustos 2012’de vizelerin karşılıklı olarak kalkması ve iki ülke vatandaşlarının 90 güne kadar seyahatlerinde vizeye ihtiyaç duymaması, kişilerin serbest dolaşımının önündeki engelleri kaldırdı. Bunun sonucunda son 3 yılda iki ülke arasında turizmde ziyaret patlaması yaşandı. Her yıl yeni bir rekor kırılıyor. Ukrayna Türkiye Serbest Ticaret Antlaşmasının(STA) yürürlüğe girmesiyle iki ülkede üretilen ürünlerin de büyük oranda karşılıklı serbestçe dolaşımının sağlanmasını, benzer rekorların iki dış ticaret hacminde her yıl kırılacağını ümit ediyoruz.
Ukrayna’nın dış ticarette geçtiğimiz yıl iki önemli olaya tanıklık ettik. Bunlardan birincisi 2014 yılında Ukrayna ile AB arasında imzalanan Serbest Ticaret antlaşması 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren karşılıklı olarak yürürlüğe girerken, temmuz ayında ise Kanada ile Ukrayna arasında Serbest Ticaret Antlaşması(STA) imzalandı. Bu arada Ukrayna, 2007 yılından beri Türkiye, 2010 yılından bu yana ise İsrail ile Serbest Ticaret antlaşması görüşmelerini südürüyor.
Ukrayna’nın AB ile yaptığı antlaşmaların olumlu etkileri henüz hissedilmiyor. Zira serbest ticaret antlaşmaları yalnız ticaret değil aslında yatırım antlaşmaları da ancak AB’den beklenen yatırım gelmiyor. İlk etapta AB’nin ihracatı Ukrayna’ya artarken, Ukrayna’nın AB’ye ihracatındaki artış ise sınırlı düzeyde kaldı. AB ile yapılan antlaşmayla ilgili sıkıntılar iş dünyası tarafından dile getirilmeye başlandı. Zira Ukraynalı üreticilerin AB’nin yüksek standartlarına kısa sürede ulaşması mümkün değil ve finansmana ulaşım gibi birçok ek soruna sahipler. STA’nın en önemli artısı olacak, AB’den Ukrayna’ya doğrudan yatırımları ise Batı ülkelerindeki Ukrayna’da yaygın yolsuzluk olduğu, hukukun üstünlüğünün yeterince sağlanamadığı ve jeopolitik risklerin devam ettiği gibi algılar engelliyor, bu nedenle Batı’dan Ukrayna’ya yabancı yatırımlar zayıf seyrediyor.
1995 yılında Türkiye’de AB ile Gümrük Birliği imzaladığında benzer kaygıları Türk iş dünyası yaşıyordu. Türk sanayicilerin büyük bölümü bu antlaşmaya karşıydı. Türk sanayi ürünlerinin AB ürünleriyle rekabet edemeyeceğini ve birçok fabrikanın kapanacağını düşünüyorlardı. Zaman onları haksız çıkardı. Evet ilk 5-6 yıl bugün Ukrayna’ın yaşadığı benzer sıkıntılardan ötürü Batı sermayesi Türkiye’ye yatırımda çekingen davrandı. Bu dönemde Türkiye’ye gelen AB kaynaklı yatırım birkaç milyar dolar ile sınırlı kaldı. Ancak sonraki 15 yılda AB ülkelerinden Türkiye’ye 70 milyar $’dan fazla yatırım geldi. Türkiye’nin AB’ye ihracatı 5 kat arttı. Bugün Avrupa’da satılan televizyonların, buzdolaplarının, çamaşır makinelerinin büyük bölümü Türkiye’de üretiliyor. Dünyanın belli başlı otomobil şirketlerinin Türkiye’deki fabrikalarında yılda bir buçuk milyondan fazla otomobil imal ediliyor. Türkiye Avrupa’nın en büyük otobüs, traktör üreticilerinden biri haline gelirken, yan sanayi ile birlikte otomotiv sektörünün toplam ihracatı, ithalatını geçmiş durumda.
Ukrayna’da benzer gelişmeleri yaşayacaktır ancak ülkenin vakit kaybetmeye tahammülü yok, bir an önce yabancı sermayenin gelmesine, yeni fabrikaların kurulmasına, istihdam oluşturulmasına ihtiyacı var.
Kanada Ukrayna STA’sı psikolojik açıdan çok önemli
Kanada Ukrayna STA’sı tabii ki önemli, her şeyden önce Kanada gibi bir ülkenin Ukrayna’ya tam desteğini gösteriyor. Ancak uygulamada, ekonomik anlamda etkilerinin Türkiye ile imzalancak Serbest Ticaret Antlaşması gibi olması mümkün değil. Her şeyden önce Kanada 7.000 km uzakta ve bu lojistik olarak ticareti kısıtlayan bir faktör. Bir diğer faktör ise Kanada’ya Ukrayna ‘dan 2015 yılında yalnızca 36 milyon $’lık ihracat yapıldı. Halbuki Ukrayna’nın Türkiye’ye ihracatı geçen yıl 2 milyar 50 milyon $ ve bu rakam Ukrayna’nın Kanada’ya yaptığı ihracatın yaklaşık 60 katı. Kanada-Ukrayna ikili dış ticaret hacmi 236 milyon dolar olarak gerçekleşti, bu ise Türkiye Ukrayna dış ticaretinin 14’te birine karşılık geliyor. Ukrayna’daki Kanada sermayesi yalnızca 72 milyon $ Ukrayna’da Türk firmalarının yatırımları ise şimdiden 2 milyar $’ın üzerinde.
Ukrayna’nın, geçtiğimiz yıla kadar en büyük ikinci ihracat pazarı Türkiye’ydi. Son 15 yılda Ukrayna toplamda 26,3 milyar $ ile en çok dış ticaret fazlasını Türkiye ile ticaretinde verdi. Türkiye’nin ise Ukrayna’ya ihracatı oldukça sınırlı. Üstelik Ukrayna Türkiye’ye ihracatta kan kaybetmeye başladı. Türkiye’ye ihracat 2016’da, 2015’e göre %26 düşerek 2 milyar 50 milyon $’a geriledi, halbuki Türkiye’nin toplam ithalatındaki azalış yalnızca %4. Ukrayna’nın 2016 yılı ihracatındaki 1,8 milyar $’lık azalışın 700 milyon $’lık kısmı maalesef Türkiye’ye yaptığı ihracatındaki düşüşten kaynaklandı.
Hal böyleyken, zaten potansiyelin çok altında bulunan ikili ticaret hacminin istenilen seviyelere yükselmesi, ancak Ukrayna ile Türkiye arasında STA’nın bir an önce imzalanıp, yürürlüğe girmesiyle mümkün.
Ukrayna Türkiye STA’sı, Türkiye’den Ukrayna’ya doğrudan yatırımlarda büyük artış meydana getirecektir
Ukrayna ile Türkiye arasında imzalanacak STA yalnız karşılıklı ticareti artırmayacak, Türkiye’den bu ülkeye doğrudan yatırımlarda da büyük artışa yol açacaktır. Nitekim Mısır ile Türkiye arasında imzalanan STA öncesi bu ülkedeki Türk yatırımları yalnızca 50 milyon dolarken, üç yıl içerisinde 2 milyar $’ın üzerine çıkmıştır. Türkiye’de bugün asgari ücret nette 400 $ civarında ve bazı AB üyesi ülkelerdeki asgari ücretlerin bile üstünde. Üstelik son bir yılda asgari ücrette %30 artış yaşandığı için bazı Türk firmalarının, üretimlerinin bir bölümünü rekabet avantajını kaybetmemek adına yurtdışına acilen taşıması gerekiyor. Elbette ülkemizden bu türlü bir sermaye çıkışı hiçbirimiz istemeyiz, ancak bu illa olacaksa bunun, Türkiye’nin dostu ve komşusu, dört AB ülkesi ile sınırı olan ve AB ile STA antlaşmasını yürürlüğe koymuş bir Ukrayna’ya olması tercihimizdir. Ukrayna’da bugün net asgari ücret yalnızca 120 $ ve buna karşılık oldukça eğitimli bir işgücü var. Dolayısıyla Türkiye Ukrayna arasındaki STA yalnız iki ülke arasındaki dış ticareti artırmayacak, Ukrayna’nın çok ihtiyaç duyduğu doğrudan yatırımlar noktasında, bu ülkeye Türkiye’den sermaye ve belki de daha önemlisi birçok üretim alanında know-how transferini de sağlayacaktır.
Ukrayna’da yatırıma ilişkin birçok Batı ülkelerinde yukarıda saydığımız nedenlerden ötürü bazı olumsuz algılar olmasına rağmen Türk firmaları bu noktalarda farklı düşünmektedirler. Ayrıca Türk şirketlerinin hızlı karar süreçlerine sahip olmaları, büyük çoğunluğunun geniş yönetim kurulları tarafından değil, patronlar tarafından yönetilmeleri, mevcut zor yatırım iklimine rağmen birçok Türk firmasının Ukrayna’ya yatırım yapmalarını sağlayacaktır. Tekstil, ağaç işleme, otomotiv yan sanayi ve gıda gibi sektörler başta olmak üzere Ukrayna’da Türk yatırımcıların ilk etapta 100’ün üzerinde üretim tesisini kurmaları uzak bir olasılık değil. Ancak hiçbir Türk yatırımcı Türkiye’den Ukrayna’ya buradaki tesisleri için hammadde ya da yarı mamul sokarken ya da burada üretilen ürünleri, Ukrayna pazarının yaklaşık 10 katı büyüklüğündeki Türkiye pazarına ihraç ederken iki aşamada da STA olmamasından kaynaklanan gümrük vergileriyle maliyetlerini artırmayı göze almak istemez.
Türkiye Ukrayna Antlaşması’nın bir başka artısı ise, bundan üç yıl önce ihracatlarının %35’ini Rusya’ya yapan ancak bugün bu oranın %10’unun altına indiği Ukraynalı ihracatçıların yeni bir pazara kavuşmasını da beraberinde getirmesi potansiyelidir. Her ne kadar AB pazarını Ukrayna’ya açmış gibi gözükse de mevzuat ve sertifikalarla Ukraynalı firmaların ihracatını kısıtlamaktadır. AB’ye uyum uzunca bir zaman alacaktır. Halbuki Türk Standartları Enstitüsü ile Ukraynalı muhattap kuruluş arasında yapılacak antlaşmalar ve düzenlemelerle gerek Türk firmalarının Ukrayna’ya, gerekse Ukraynalı firmaların Türkiye’ye yapacakları ihracata ilişkin standartların uyumu kolayca düzenlenebilir. Nitekim TSE’nin %100 iştiraki olan uluslararası düzeyde belgelendirme hizmeti yapan ICAS’in Azerbaycan’dan sonraki ikinci şirketinin Ukrayna’da açılıması düşünülmektedir. Türkiye, en önemli ihracat pazarını kaybeden Ukraynalı firmalar için kısa sürede çok cazip ve alternatif pazar haline gelebilir.
Türk firmalarının, Ukrayna’ya, hem de Ukrayna’nın yatırıma oldukça ihtiyaç duyduğu böyle bir dönemde yatırım yapmasının anahtarı bir an önce Türkiye Ukrayna Serbest Ticaret Antlaşması’nın imzalanmasından geçmektedir. Ukrayna kendince haklı nedenlerle tarımda daha fazla serbestleşme isteyebilir ancak bu hassas bir konudur ve Türkiye’nin AB ile yaptığı Gümrük Birliği ve bugüne kadar yaptığı 30’ya yakın STA’da bu alan antlaşma dışında tutulmuştur. Ukrayna’ya çok kısa bir sürede gelecek daha çok Türk yatırımı, yani büyük fotoğraf görülmelidir. Türk yatırımları öncü olacak, Ukrayna’ya diğer ülkelerden gelecek yabancı sermaye yatırımları için de bir katalizör görevi görebilecektir. Güçlü, müreffeh bir Ukrayna, aynı zamanda daha güçlü bir Türkiye demektir.
Saygılarımla,
Burak Pehlivan
Uluslararası Türk Ukrayna İşadamları Derneği(TUİD)
Yönetim Kurulu Başkanı
Related posts:
Aşağıdaki butonları tıklayarak, yazıyı arkadaşlarınızla paylaşın!