Ukrayna’da bir Türk Organize Sanayi Bölgesi

Türkiye Ukrayna ekonomik ilişkilerinin en önemli gündemi her ne kadar Türkiye Ukrayna Serbest Ticaret Antlaşması olsa da, bu gündeme paralel, hatta onu destekleyecek bir başka önemli gündem maddesi ise Ukrayna’da örnek bir Türk Organize Sanayi Bölgesi kurulması projesidir. Ukrayna’da bugün için, lisansı alınmış, proje aşamasında olan ya da bazı bölümlerinde imalat başlamış 10’un üzerinde Organize Sanayi Bölgesi(OSB) bulunuyor ancak yasayla OSB teşvikleri tanımlanmadığı için bu merkezlere şimdilik ciddi bir talep olamadı. Bununla birlikte Ukrayna Yüksek Meclisinde geçtiğimiz yılın sonunda ilk okuması yapılıp kabul edilen OSB yasasının, 2017’nin ilk çeyreğinde ikinci okumasına müteakip yürürlüğe girmesiyle artık organize sanayi bölgelerinde üretim yapmak diğer bölgelerde üretim yapmaya göre daha avantajlı hale gelecek. Bu yasanın hazırlanmasında önemli pay sahibi olan Ukrayna Yüksek Meclisi Sanayi Komisyonu Başkanı Viktor Galastyuk ve ekibinin Türkiye’deki Organize Sanayi Bölgeleri’nin hayranı oldukları ise bir sır değil. Nitekim bu yasa tasarısının hazırlanma çalışmalarında Türkiye’nin deneyimlerinde geniş bir  biçimde istifade edilmeye çalışıldı. Yasayla birlikte OSB’lere Ukrayna’da ilginin artacağı kesin. Bu noktada Türk iş dünyası olarak zaten içinde olduğumuz bu süreçte pozisyon alarak Ukrayna’da bir Türk Organize Sanayi Bölgesi’nin kurulumunu gerçekleştirmemiz iki ülke ekonomik ilişkileri açısından bir kilometretaşı olacaktır. 

Ukrayna’da bir Türk Organize Sanayi Bölgesi kurulmasına ilişkin ilgim aslında yalnızca iki yıl öncesine dayanıyor. O dönemde Amerika Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın(USAID) Ukrayna ofisi Türkiye’yi,  Ukrayna için kalkınmada örnek bir ülke olarak tanımlamış ve Ukraynalı siyasetçiler, yerel idareciler, üst düzey bürokratlar ve işadamlarından oluşan bir heyeti Türkiye ‘ye göndermişti. Bu gezinin sonrası, Türkiye’de yapılan çalışmalar için düzenlenen takip konferansına konuşmacılardan biri olarak çağrılmıştım. Burada özelikle Türkiye’de sanayinin ve yabancı yatırımcıların desteklenmesi üzerine bir konuşma yapmış ve bu konferansa ilişkin değerlendirmelerimi müteakiben geniş bir biçimde  kaleme almıştım. Takip konferansından birkaç ay sonra ise, bu sefer Türkiye Cumhuriyet Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi(SAM) ile Ukrayna Doğu Bilimleri Enstitüsü’nün Kiev Ekonomi ve Ticaret Üniversitesi’nde Türkiye’den ve Ukrayna’dan diplomat, akademisyen, bürokrat ve işadamlarının katılımıyla düzenlediği ve Ukrayna tarafını tek Türk konuşmacı olarak temsil ettiğim ve ne yazık ki bugüne kadar yazma imkanı bulamadığım “Yeni dönem Türkiye Ukrayna İlişkileri yuvarlak masa toplantısı” ise bu konuya daha da yoğunlaşmamı sağlamıştı. Bu çalışmalar ve bunlar gibi benzeri toplantılar, etkinlikler, 2016 yılının haziran ayında sanayimizin kalbi Kocaeli’de Türkiye ve Ukrayna arasındaki tarihteki ilk sanayi forumunu gerçekleştirmemizi sağlayan sürece zemin hazırlamıştı. Biz bunları yaparken, Ukrayna’da ise OSB yasasının hazırlanması, bugün geçmişte hiç olmadığı kadar Ukrayna’da bir Türk OSB’si kurulmasına dönük projeyi somut kılmaya başladı.

Ukrayna’da, Türkiye’nin Organize Sanayi Bölgeleri açısından model bir ülke olarak görülmesi yalnızca milletvekillerinin vizyonuyla sınırlı değil. Nitekim geçtiğimiz yıl 17. düzenlenen ve Ukrayna cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun açılışını yaptığı Lviv Ekonomi Forumu’nun ilk günkü ana panellerinden birinin de konusu Organize Sanayi Bölgeleriydi. Aslında, bu panelde Türkiye’den konunun uzmanı arkadaşlarımız, Türkiye’nin OSB’lere ilişkin deneyimini paylaşacaktı ben ise Avrupa Birliği ile AB’ye komşu ülkeler ve bu ülkelerin birbirleri arasındaki ekonomik ilişkilerin derinleştirilmesinin kalkınmaya katkısının tartışıldığı bir başka panelde konuşmacıydım. Ancak Türk uzmanların birkaç gün kala foruma katılamayacağının anlaşılması üzerine iş başa düştü ve bu panelde de bir konuşma yapmak durumunda kaldım. Bu zor durumu aşmama Türkiye Cumhuriyeti Kiev Ticaret Müşaviri Haydar Koçak, güzel ve geniş kapsamlı bir bilgi notuyla yardımcı olurlarken, kendilerine telefonla ulaştığımda Houston, Los Angeles ve Şikago kentlerinde kurulacak Türk OSB’lerin kuruluşu için ABD’de bulunan Tübitak Martek Teknokenti genel müdür Dr. Orhan Çömlek ve Türkiye Organize Sanayi Bölgeleri başkanı Adem Güzel ise, ABD’de saat gece 3 olmasına rağmen bilgi desteklerini esirgemediler. Son olarak ülkemizin yabancı sermayeli  şirket oranı en yüksek olan ve yılda 6 milyar $’lık ihracat yapılan Gebze Organize Sanayi Bölgesi genel müdürü Zeynep Nil Sönmez’in değerlendirmeleriyle panele hazırlanmak kuşkusuz büyük bir şans, bir ayrıcalık oldu.

Ukrayna için dünyadaki en organize sanayi bölgesi modeli, Türkiye

Ukrayna Organize Sanayi Bölgeleri Birliği Başkanı Ihor Nikolin’in moderatörlüğündeki panelde, Avrupa Birliği tarafından fonlanan Ukrayna Bölgesel Kalkınma Projesi ofisinden, OSB’ler konusunda Ukrayna’nın sahip olduğu en iyi bir iki uzmandan biri olan Vasil Fedyuk ile Almanya Ukrayna Ticaret Odası Başkanı değerli dostum Andreas Markus diğer konuşmacılardı. İlk olarak söz alan Fedyuk, Kore’den, Çek Cumhuriyeti’ne, Çin’den, Polonya’ya birçok ülkedeki OSB uygulamalarına değinirken, Ukrayna için bu konuda en iyi model olarak Türkiye’yi göstermesi salonu dolduran yüzlerce izleyicinin birçoğu tarafından hayretle karşılanırken, bana ve konunun orada hazır bulunan az sayıda uzmanına artık şaşırtıcı gelmiyordu.

Türkiye’de ilk OSB Dünya Bankası finansmanıyla 1962 yılında Bursa’da kuruldu

Sanayileşmenin, dünyadaki 120 yıllık organize sanayi bölgesi deneyiminde, Ukrayna bu yola yeni çıkmaya çalışırken, ülkemizin ise yaklaşık 60 yıllık tecrübesi bulunuyor. Dünya’da ilk organize sanayi bölgelerinin Anglo Sakson ülkelerde yani Büyük Britanya ve ABD’de 19. yüzyıl sonu, 20. yüzyılın başında kurulduğunu görüyoruz. İlk organize sanayi bölgesi ise bugün Manchester United’in maçlarını yaptığı Old Trafford Stadı’nın bulunduğu bölgede, 1897 yılında Trafford’da kuruluyor. Nitekim bu bölgenin sistematik bir biçimde sanayileşerek zenginleşmesi Londra takımları dışındaki iki güçlü Premiyer Ligi takımının buradan çıkmasının da en önemli nedenlerinin başında geliyor. Türkiye’de ilk organize sanayi bölgesi Dünya Bankası’nın finansmanıyla 1962 yılında Bursa’da kuruluyor. Bugün Bursa’nın Renault ve Fiat firmalarının Avrupa’daki iki büyük üretim üssüne ev sahipliği yapmasında, Türkiye’deki ilk OSB’nin Bursa’da ortaya çıkmasının ve buradaki sanayinin buna bağlı olarak gelişmesinin büyük etkisi var. Günümüzde 700 dönüme yayılan Bursa Organize Sanayi Bölgesi(BOSB) kendi elektriğini üretirken, ülkemizin en büyük sanayi Ar-GE’sine sahip. Renault’un da aralarında bulunduğu 58’i otomotiv sektöründen 250 firma ise toplamda 5,8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiriyorlar.

BOSB’dan sonraki OSB’lerin kuruluş ve finansmanı için ise hükümet bir kararname ile OSB fonu oluşturuyor. Alınan borçlar ve bütçeden aktarılan kaynaklarla meydana getirilmesi planlanan bu fonla bir bölge ya da sektör için OSB yapılması kararı alındığında yapılan yatırımın %99’una kadar karşılanması amaçlanıyordu. Ancak uygulamada bu fon yetersiz kaldı. Ayrıca bazı yanlış yatırım kararlarına da tanıklık edildi.  Dolayısıyla yasal mevzuatın oluşturulması kadar, kurulucak OSB’lerin finansman ve kuruluş modelinin de doğru bir biçimde ortaya koyulması gerekliliğine ilişkin bir deneyim Türkiye’de yaşanarak görüldü.

2003-2013 döneminde Türkiye’de faaliyet geçen OSB sayısında büyük artış yaşandı

Türkiye’nin günümüzde yıldız OSB’si olarak değerlendirebileceğimiz Gebze OSB’nin 80’li yıllardaki kurulumu esnasında yapılan araştırma aradan geçen yaklaşık 25 yıla rağmen OSB’lerin kurulumu açısından en büyük problemin finansman ve bürokrasi olduğunu ortaya koydu Nitekim Gebze OSB kurulurken, projenin teoride %99’u hükümet fonu tarafından borç olarak finanse edilebilecekken hiçbir hükümet fonu kullanılmadı ve yatırım tamamen özel sektör tarafından yapıldı. Bu OSB bugün Türkiye’nin en büyük OSB’si ve yatırımcıların büyük bölümü ise yabancı sermayeli firmalar. Gebze OSB’de kullanılan model bugün yeni kurulan, özellikle Türkiye’nin gelişmiş bölgelerinde birçok OSB’nin inşaasında kullanıldı. 2000 yılında çıkan OSB yasası, Türkiye’deki ekonomik gelişmelerle de birleştiğinde, Türkiye’de OSB’lerin sayısında patlama yaşanmasına tanıklık ettik. 1962 yılından 2002 yılı sonuna kadar yalnızca 70 OSB projesi tamamlanırken, 2003-2013 yılları arasında ise 85 adet OSB projesi faaliyete alındı. Devam eden projeleri de sayarsak bugün neredeyse Türkiye’nin her şehrinde bir OSB var.

Organize sanayi bölgeleri işletmeleri yatırım dostu bir ortamda üretim yapma imkanı veriyor. Elektrik, su, gaz gibi altyapı hizmetleri sağlanırken, atık yönetimi yapılıyor. İş ve çevre güvenliği gibi alanlarda ortak çözümler üretilebiliyor. KOBİ’ler için OSB’lerde bulunmak çok daha önemli, zira merkezi veya yerel idarenin farklı lokasyonlara dağılmış birçok farklı işletmeye istedikleri altyapıyı götürmeleri zor. İş ve çevre güvenliğini kontrol etmeleri, finansman götürmeleri kolay değil. Halbuki bu işletmeler topluca yer aldığında hem hükümet organları hem de KOBİ’ler açısından uygun bir ortam oluşuyor. Sınırlı imkanlar OSB’lerde topluca bir araya getirilebiliyor. OSB yönetimince üretilen ya da ölçek ekonomisiyle sağlandığı için  indirimli alınan elektrik, su gibi altyapı hizmetleri, üzerine koyulan kara rağmen, piyasa fiyatlarını altında OSB’yi oluşturan firmalara satılabiliyor. Ayrıca OSB’ler kurulan teknokentlerde üniversitelerin sanayi ile işbirliği sağlanabiliyor ve firmalar  bu teknokentlerin sunduğu imkanlardan da istifade edebiliyorlar.

OSB’ler karma olabileceği gibi, gıda, ağaç işleme, otomotive, kimya gibi alanlarda oluşturulan ihtisas OSB’leri sayesinde sektörel kümeleşme imkanı da sağlanıyor. Nitekim, Almanya Ukrayna Ticaret Odası Başkanı Markus yaptığım sunuma tamamen katıldığını belirtirken özellikle kümeleşme konusunun Ukrayna için en önemli konu olduğunun altını çizdi. Malum Almanlar, bazen ülkelerin daha yürümeden 100 m koşmasını bekleyebiliyorlar. Ukrayna için de Organize Sanayi Bölgeleri için ulaşılanabilecek son aşamayı ilk baştan talep edebiliyorlar. 

Organize Sanayi Bölgeleri üye firmaların seçtiği profesyonel bir yönetim tarafından yönetiliyor 

OSB’lerin bir başka avantajı ise daha az kalkınmış bölgelere yatırım gidiyor. Sosyal, sağlık ve güvenlik hizmet bedelleri buralardaki firmalar tarafından paylaşılarak ölçek ekonomisi sağlanıyor. OSB’nin ortak işgücü tüm işletmeler tarafından kullanılabiliyor. Çevre için ortak arıtma sistemi oluşturuluyor. Her şeyden önemlisi ise Organize Sanayi Bölgesi üyelerin seçtiği profesyonel bir yönetim tarafından yönetiliyor. Bu yönetim tek tek yerel ve merkezi organlarla içerideki fabrikaların iletişimde olma yükünü alırken, sorunları tek elden ve hızlı bir biçimde çözüyor. Dolayısıyla merkezi ve yerel  yönetim organlarından kaynaklanacak her türlü bürokratik sorun ya da engel hızla çözülebiliyor.

Ukrayna’daki Türk Organize Sanayi Bölgesi için Kiev, Lviv, Odesa ve Vinitsa şehirleri ön plana çıkıyor 

Türkiye sanayisinin ve buna bağlı olarak ihracatının gelişmesini sağlayan birçok etken var ve bu etkenlerden bir bölümünü de devlet teşvikleri oluşturuyor. Organize Sanayi bölgeleri sanayiye destek olan çok sayıda teşvikten biri. Bu noktada Organize Sanayi Bölgeleri (OSB)’ler yerli firmaların ve yabancı sermayeli üreticilerin rekabetçi olarak üretim yapabilmeleri için önemli bir rol oynuyor. Ukrayna ekonomisi üretimi ve istihdamı artırma baskısı altında. Ülke, bunu yaparken Rusya’dan doğalgaz tedariğine bağlı, enerji yoğun ağır sanayi işletmelerinden, gıda işleme, otomotiv, tekstil ve giyim gibi hafif sanayi alanlarına bir geçiş yaşıyor. Bu noktada üretim tesislerinin bir araya geldiği, kamunun desteklediği üniversite ve araştırma enstitüleriyle işbirliğinin yapılabildiği üretim kümelenmelerine yani organize sanayi bölgelerine büyük ihtiyaç duyuluyor.  Ekonomisini yüksek enerji tüketimli ağır sanayi üretimi ve katma değerin büyük oranda dışarıda kaldığı hammadde ihracatından, hafif sanayinin geliştiği, ihracat dinamiğini Küçük ve Orta Boy işletmelerin(KOBİ) oluşturduğu bir ekonomiye dönüştürme arayışından olan Ukrayna için sanayi ve ihracat kapasitesinin artmasında hiç şüphesiz, burada üretim yapan firmaların teşviklerle desteklendiği OSB’lerin oluşması büyük öneme sahip. İşte bu noktada gerekli imkanları sağlandığında Türkiye, Türk yatırımcılar örnek bir Organize Sanayi Bölgesini Ukrayna’da oluşturabilir. Bu bölge, liman kenti Odesa’da, sanayinin ve ekonominin merkezi başkent Kiev’de ya da lojistik açıdan avantajlı konumdaki Vinitsa’da veyahut da dünyanın ve Ukrayna’nın en büyük pazarı olan Avrupa Birliği’ne sınır Lviv’de de olabilir. Özellikle Türkiye Ukrayna Serbest Ticaret Antlaşması’nın da imzalanmasıyla ülkede sanayiye dönükTürk yatırımlarının hızla atışı için Ukrayna’daki Türk OSB’si önemli bir katalizör görevi görebilir.

Panelin bitiminde, konferansın düzenlendiği Lviv Arena’’nın ana salonuya çıkışı arasındaki birkaç yüz metrelik mesafede bana eşlik eden Lviv eyalet vali birinci yardımcısı Rotislav Zamlinskiy, yaptığım sunumun dinlediği en iyi performanslardan biri olduğunu söyleyerek teşekkür ederken, gerçekte teşekkür edilmesi gerekenlerin Haydar Koçak, Dr. Orhan Çömlek, Adem Güzel ve Zeynep Nil Sönmez ile 1962 yılından beri Türkiye’nin Organize Sanayi Bölgesi serüveninde katkısı olan herkes olduğundan habersizdi. Ertesi gün Lviv-Kiev treninde, ajanslara düşen Türkiye’nin yurtdışındaki ilk Organize Sanayi Bölgesi ve Kuluçka Merkezi’nin açılışının Şikago’da gerçekleştirildiği haberini okurken ise ülkemle bir kez daha onur duyuyordum. 

Burak PEHLİVAN


Yayımlandı

kategorisi

,

yazarı:

Yorumlar

“Ukrayna’da bir Türk Organize Sanayi Bölgesi” için 2 yanıt

  1. TUĞRUL KADİROĞLU avatarı
    TUĞRUL KADİROĞLU

    Ukrayna’daki Metalürji sanayii;
    Titanyum üretim teknolojisi, Titanyumdan farklı sektörlerde ve savunma sanayisinde kullanılan parçaların üretim teknolojisi,
    Ukrayna’nın farklı bilim-araştırma sektörleri ile yakından tanışım.

    Gerekirse Ukrayna’nın başka konular ve diğer sanayi sektörleri ile ilişki kura bilirim.

  2. TUĞRUL KADİROĞLU avatarı
    TUĞRUL KADİROĞLU

    Ukrayna sanayisi ile uzun zamandır (yaklaşık 30 yıl işbirliği yapmaktayız. Belli bir tecrübemiz ve farklı sektörlerle (genel olarak metalürji; makina ve yeni teknolojiler geliştiren sektörlerinde faaliyet gösteren şirketler ile ilişkimiz var.
    Rusya’nın 2014’cü yılda Ukrayna’ya saldırması işlerimizi bozdu. Ukrayna sanayi, bilim, teknoloji ve bazı sanayi alanlarında çok ileridedir, yani kendi geliştirdiği sanayi teknolojileri ve ekipmanı ve hazır ürünleri dünyanın en gelişmiş ülkelerine, ABD; Almanya ve Japonya gibi ve diğer yüksek gelişmiş ülkelere satmaktadır.
    Sizlerle görüşmek isterdim. Belki de sizinle beraber çalışarak Türkiye’mize özel teknolojiler getirebiliriz.
    Saygılarımla, Tuğrul Kadiroğlu,
    Teknik bilimler doktoru