Ukrayna’nın Kurtuluşu, Türkiye mi? Burak Pehlivan

by burakpehlivan on 12/06/2015

fotograf (6)
2014 yılının son günleri, telefonum çalıyor, arayan Ukrayna Dışişleri Bakanlığı’nın bir yetkilisi. Amerika Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın(USAİD) proje desteğinde, Amerikan Ticaret Odası’nda(American Chamber of Commerce) düzenlenecek bir toplantıda, kamu özel sektör işbirliği konusunda bir konuşma yapmaya davet ediliyorum. Toplantı, aslında bir takip konferansı, zira USAID’in, Ukrayna’ya ekonomik gelişim ve yapısal reformlar konusunda hangi ülkelerin örnek olabileceği konusunda yaptığı bir araştırmada Türkiye’nin ismi öne çıkıyor ve bu çerçevede Ukrayna’dan farklı bakanlıkların yetkililerinin, yerel siyasilerin ve işadamlarının yer aldığı bir heyet, USAID’in proje finansmanında Türkiye’ye gönderiliyor. Bu heyet, ODTÜ teknokentinde, Marmaray’da, Organize Sanayi Bölgelerinde, belediyelerde, KOSGEB’de ve benzeri kuruluşlarda incelemeler yapıyor. Teknik gezide yapılan çalışmaların Ukrayna kamuoyuyla paylaşılması, elde edilen verilerin değerlendirilmesi ve yeni konuların ele alınması için ise bu takip konferansı düzenleniyor. Katılımı tereddütsüz kabul ediyorum ve yaşamımda geçirdiğim en güzel günlerden birine tanıklık ediyorum.

IMG_5417Amerikan Ticaret Odası’nın Kamu Özel Sektör İşbirliği Bölümü Başkanı ve USAID’in bu alandaki proje müdürü Tetiana Korotka, aynı zamanda Türkiye’ye giden heyetin de başkanlığını yapmış. Korotka’nın, heyetin izlenimlerine dönük uzun sunumunda Türkiye’nin ekonomik gelişimi hakkındaki övgü dolu analizleri, Türkiye’de geçirdikleri bir haftanın ve yaptıkları çalışmaların sonucunda ülkemizi gelişmekte olan değil, adeta artık gelişmiş bir ülke olarak tanımlaması, sanırım yalnız beni değil içerideki tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını da onurlandırıyor. Heyette yer alan bakan yardımcılarının ve diğer konuşmacıların değerlendirmeleri aynı paralelde gerçekleşiyor. Konferansta genel kanı, Ukrayna’nın gelecek döneme ilişkin kalkınma modelinde Türkiye ile ekonomik ve ticari ilişkilerin daha da geliştirilerek, Türkiye’nin büyüme modelinden Ukrayna’nın da yararlanmasının faydalı olacağı doğrultusunda. Türkiye’ye karşı özellikle Ukrayna İş Dünyasının son dönemdeki ilgisi sır değil ve bu çok sağlıklı bir süreç zira, Ukrayna ile genelde Polonya başta Doğu Avrupa ülkeleri karşılaştırılır halbuki Türkiye ve Ukrayna arasındaki benzerlikler aslında sanılanın çok ötesinde.

The-German-EU-and-Polish--007

Polonya’nın yanı sıra, Slovakya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti’nin oluşturduğu ki bunlardan ilk üçü aynı zamanda Ukrayna’nın komşusudur, Visegrad Grubu ülkelerinin AB yolundaki deneyimleri, reform süreçleri elbette Ukrayna için önemlidir ancak unutulmamalı ki dönem ve koşullar çok farklı. Bu dört ülkenin topluluğa alınması için 90’lı yıllar ve 2000’li yılların başında topluluk üyesi ülkelerin kamuoyları hazırlanmıştı. İki Almanya’nın birleşmesi, Avrupa’ya ebedi barış ve refahın gelme ihtimalinin yüksekliği, yüksek büyüme oranları bu ülkelerin fonlanmasını ve gerçekleştirilen reformların geniş parasal imkânlar ile desteklenmesini kolaylaştırdı. 1990’lı yıllarda, Polonya’nın aldığı dış kalkınma yardımı, 1990 yılındaki GSMH’sinin 27’sine denk geliyordu ve Batı, Polonya’nın Avrupa tercihini cömertçe desteklemiş ve ödüllendirmişti Ancak durum şu an çok farklı. AB’nin itici gücü olan ülkelerdeki geniş halk kitleleri genişlemeye çok daha mesafeli, kamuoyları kendi ekonomik krizlerinin çözümünü bekliyorlar. Tıpkı geçmişte ve hatta bugün Türkiye’ye yüksek nüfusu, ekonomik olarak görece daha az gelişmiş olması ve henüz çözemediği iç problemlerinden dolayı mesafeli bakılırken, Ukrayna da en azından şimdilik benzer dinamiklere sahip. Nüfus 40 milyonun üstünde, Rusya faktörü bir kenara bırakılsa bile ülke birçok problemle karşı karşıya ve kişi başına gelir oldukça düşük. Ukrayna’nın AB ile ilişkileri, Türkiye’nin Birlikle olan ilişkileriyle, bugün Birliğin parçası olan Doğu Avrupa ülkelerinin 90’lı yıllarda AB ile ilişkilerine göre çok daha benzerlik gösteriyor.

ukraine_eu1

Ukrayna’nın AB ve NATO üyeliği konusunda AB’nin motoru olan iki ülkenin, hem Almanya’nın hem de Fransa’nın bazı rezervleri var. Hatta Ukrayna’nın AB’ye aday ülke olmasına bile şimdilik sıcak bakmıyorlar. Türkiye NATO üyesi ve AB’ye aday ülke ancak, adı geçen iki ülkenin Türkiye’ye karşı yaklaşımlarının özellikle son yıllarda çok yapıcı olduğunu söylemek mümkün değil. Bununla beraber Türkiye pes etmedi, Ukrayna da pes etmemeli. 1963 yılında, AET ile Ortaklık antlaşması imzalayan Türkiye, 1987 yılında üyelik başvurusunda bulundu, 1996 yılında AB ile Gümrük Birliği’nin imzalanırken, ancak 2004 yılında Türkiye aday ülke olarak kabul edildi. Müzakereler uzun sürse de, süreç devam ediyor ve bu sürecin sosyal, ekonomik ve siyasal faydalarını Türkiye birçok alanda gördü, görmeye devam ediyor, Ukrayna da şüphesiz görecektir. Bu bir 100 m yarışı değil, refaha ulaşmak için adeta bir maraton, bu yolda sebat göstermek ve sabretmek büyük önem taşıyor.

n_55788_1

Türkiye’nin tarihinin en büyük ekonomik krizinin yaşandığı 2001 yılı sonrasında uygulanan IMF programıyla beraber, AB’ye üyelik süreci Türkiye’nin ekonomik, siyasi ve sosyal reform sürecinde çok önemli bir katalizör, hatta çıpa görevi gördü. Benzer hatta daha güçlü bir etkiyi önümüzdeki yıllarda Ukrayna’da görmemiz yüksek olasılık. Bu noktada, Türkiye’nin gerek IMF programındaki uygulamaları ve aldığı sonuçlar, gerekse Avrupa ile Gümrük Birliği Antlaşması ve 2004 sonrası AB üyelik sürecinde yaşadıkları Ukrayna’nın yararlanabileceği önemli bir kaynak olarak karşımızda duruyor. İki ülkede kamu alanında da özel sektörde de bu noktadaki işbirlikleri artırılmalı.

Sevinerek görüyorum ki, kamu özel ortaklığı(public private partnership) konusunda ikinci bir konferans bu sefer çok daha organize bir biçimde ve çok daha yüksek düzeyde bir katılımla yine USAID, ACC, Ukrayna Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye Cumhuriyeti Kiev büyükelçiliğinin koordinasyonunda Kiev’de düzenleniyor. Bu organizasyonda yine bir konuşma yapmamız öngörülmüş ve yine keyifle yapacağım. Yazının başlığına dönersek, elbette Ukrayna’nın kurtuluşu; yani ülkenin zenginleşmesi, demokratikleşmesi, ülkede hukukun üstünlüğünün sağlanması ve sonuçta halkın refahının ve yaşam kalitesinin artması ne Türkiye’nin ne de başka bir ülkenin elinde, bunu ancak Ukrayna, Ukrayna halkı kendi başarabilir. Ancak Türkiye’nin de aralarında yer aldığı dost ülkelerle gelişen ilişkiler ve bu ülkelerin kalkınma yolundaki olumlu olumsuz deneyimleri Ukrayna için şüphesiz faydalı olacaktır.

Burak Pehlivan
Uluslararası Türk Ukrayna İşadamları Derneği(TUİD)
Başkanvekili

Aşağıdaki butonları tıklayarak, yazıyı arkadaşlarınızla paylaşın!

Previous post:

Next post: