Türk Havayolları’ nın İstanbul Zaporoje Seferleri mi başlıyor? , Burak Pehlivan

92099

İstanbul Teknik Üniversitesinden sınıf arkadaşım Mert Yüzsever’i görmeyeli 10 yıldan fazla olmuştur. Daha üniversite yıllarında, kafası zehir gibi çalışan, bilgi işlem teknolojilerine, sistem analizine meraklı bir endüstri mühendisi adayı olarak dikkat çekiyordu. Şu an ki görevi Türk Havayolları tarifeler müdürlüğü, onun yetenekleriyle uyumlu doğru bir pozisyon olmuş. Geçtiğimiz günlerde facebook hesabında Zaporoje’den bir yer bildirim yapmış Mert, bildirimin altına ise yeni tarife çalışması diye not düşmüş. Belli ki Ukrayna’nın yatırıma, özellikle de ulaşım alanında yatırıma bu kadar ihtiyaç duyduğu bir dönemde bayrak taşıyıcı havayolu şirketimiz bu ülkeye inanmaya ve yatırım yapmaya devam edecek ve muhtemel ki 2015 yılı içerisinde THY’nin İstanbul, Zaporoje seferleri başlayacak. Bravo Türk Havayolları’na, hem ticari olarak doğru bir karar aldıkları, hem de iki ülke ilişkileri açısından umut verici bir adım attıkları için. Peki, Türkiye’de birçok kişinin adını bile duymadığı, duysa bile haritada yerini gösteremeyeceği Zaporoje neresidir, nasıl bir şehirdir? Ukrayna tarihi açısından bu önemli şehre, ülkenin en endüstrileşmiş kentine beraberce göz atalım dilerseniz.
3d9dd6fc250bb013946632058ba4ad65
İlkokul yıllarımda ansiklopedileri elime alıp, sayfaları rasgele çevirmek, karşıma çıkan sayfadaki bilgileri okumak en büyük keyiflerimin başında geliyordu. Ukrayna ismiyle ilk tanışmam da Büyük Larousse’ un ilgili sayfasına denk gelmemle olmuştu. O zamandan bu zamana, Ukrayna hakkında yüzlerce yazı kaleme aldım ama Ukrayna Kazakları’nın tarihi merkezi Zaporoje’yi yazmak bugüne kadar hiç kısmet olmamıştı. 90’lı yılların başında bu şehre tıp eğitimi almaya giden merhum kuzenim Bülent vasıtasıyla haberdar oldum bu şehrin varlığından. Yakışıklı, karizmatik ve bir o kadar da özgür ruhlu kuzenimin anlattıklarıyla, benim için o zamanlar ulaşılması çok uzak olan, yabancı bu şehri kafamda canlandırmaya çalışır, o günlerde bir gün bu şehre gideceğim ve sokaklarında Rusça konuşabileceğimi hayal bile edemezdim.

zaporozhie_s_visoti_zavodi

Zaporoje’ye ilk seyahatim, ismini duymamın üzerinden neredeyse 20 yıl geçtikten sonra, 2009 yılında gerçekleşti. Avrupa’nın en uzun caddelerinden biri olan Lenin Caddesi’nden şehre girerken, arabanın kapalı camlarından bile içeri giren keskin metal kokusu, bu şehrin nasıl bir sanayi şehri olduğunun en açık emaresiydi. Zaporoje, Sovyet döneminin örnek ağır sanayi şehirlerinden biri olarak gelişmişti Buradaki hidroelektrik santrali devreye girdiği 1937 yılında Dünya’nın en büyük enerji santrallerinden biri olarak gösteriliyordu. Devasa santralinin enerji sorununu ortadan kaldırmasıyla santralin çevresinde demir-çelik ve alüminyum ağırlıklı bir sanayi oluşturulmuştu, elbette zor baraj ve fabrika inşaat koşullarında çalışmak zorunda kalan çoğunluğu rejim düşmanı(!) binlerce işçinin yaşamı pahasına.

1464-logoBugün yaklaşık 800.000 nüfusa sahip Zaporoje, ülkenin en büyük 6. şehri. Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise 5. büyük nükleer santrali de bu şehirde bulunuyor. Şehrin sembol tesislerinden, Zaporojniy Demir Çelik fabrikası şehirden bile daha geniş bir alana yayılmış durumda, burası içinde tramvay hatlarının döşendiği, dekovillerin, otobüslerin servis attığı devasa bir üretim kompleksi. Şehirdeki diğer önemli sanayi tesisleri, Ukrayna’nın en çok satan yerli otomobil markası ZAZ’ın üretildiği Zaporojniy Otomobil Fabrikası ve dünyanın sayılı helikopter ve uçak motoru üreticilerinden Motorsiç. Firma, Ukrayna ile Rusya arasında soğuk rüzgârların estiği bugünlerde bile Rusya helikopter sanayinin ana motor tedarikçisi. Zira Motorsiç olmadan Rusya’nın helikopter üretmesi ya da siparişlerini en azından zamanında teslim etmesi mümkün değil.

Bizim Söğüdü’müz diyebileceğimiz Zaporoje Seçi’ne yani, Kazak yurduna ev sahipliği yapan kentte, Avrupa’nın en büyük birkaç nehir adasından biri Hortitsa Adası da yer alıyor. Bitki çeşitliliği ile dikkat çeken adanın, yanındaki küçük Hortitsa adası ise tarihte Kazak Yurdu’nun önemli bir merkezi, kalesi işlevi görmüş. Bölge, İskandinav, Kiev Rus ve Bizanslılar arasında önemli bir ticari kavşak noktası olduğu için gelişmiş. 1552 yılında Kazak Hetmanı Dimitro Vişnevtskiy burada kurduğu kaleyle Zaporojniy Seçi’ni başlatmış.

DSC_9685-300x199Seç’in bulunduğu Hortitsa Adası’nda, Sovyetler Birliği zamanında kurulmuş hem bölgenin, hem de Kazaklar’ın tarihi anlatan küçük bir müze bulunuyor. Bu müzeyi gezerken, Zaporoje’nin, 2-3 bin yıl önce bu bölgede yaşayan eski göçebe kabilelerden başlayarak tarihini aktaran Rus rehberin Türk olduğumu bilmeden anlattıklarını, bugün bile kelimesi kelimesini hatırlıyorum. Rehber, Doğu Ukrayna Kazakları’nın aslında Türk ve Slav boylarının karışımı olduğunu ve başlangıçta Müslüman ya da Hristiyan olabildiklerini ancak 17 yüzyılın sonuna kadar bu unsurların tamamen ortodosklaşma ve slavlaşma sürecinin tamamlandığını söylüyordu. Şaşkınlığıma rağmen sözlerine devam eden rehber, zaten “Kazak” sözcüğünün Türkçe kökenli olduğunu ve o dönemde serbest, özgürlüğüne düşkün savaşçı anlamına geldiğini ve bu yüzden Ukrayna Kazakları’nın bu şekilde isimlendirildiğini ifade ediyordu. Gezide beraber bulunduğumuz Ukraynalı arkadaşım da benim gibi bu bilgilere çok şaşırmış, “bizim tarih kitaplarında bu bilgiler okutulmuyor” diyerek ona tepki göstermiş, rehber ise “ne yapalım, gerçek tarih bu” diyerek tartışmayı uzatmamış ve turuna devam etmişti.

1362064331_kraevedcheskiy3

Zaporoje Seç’i, II. Katerina zamanına kadar varlığını sürdürmüş, ancak, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması sonrasında Osmanlı karşısında Kazaklar’a artık ihtiyacı olmadığını ve Kazaklar’ın tamamen kontrol altına alınması gerektiğini düşünen imparatoriçenin emriyle 1775 yılında kuşatılmış ve yok edilmiş. En son Hetman Petro Kalnişevskiy ise tutsak edilerek, 112 yaşında ölünceye kadar Kuzey Rusya’da sürgünde tutulmuş. II. Katerina son hetmanı ortadan kaldırıp, tüm bölgeyi İmparatorluk sınırları içerisinde kattığında buraya Prusyalı göçmenleri davet etmiş ve buradaki sanayileşme sürecini başlatmış. Ekim devrimine kadar büyüyen ve gelişen işletmeler daha sonra aynı Donetsk ve başka yerlerde olduğu gibi devletleştirilmişti. 20’li ve 30’lı yıllarda var olan şehir ve sanayi altyapısı üzerine Sovyet Yapısalcılık anlayışıyla çok iyi bir biçimde planlanan ve inşa edilen Zaporoje’yi, mimaride yapısalcılığın önde gelen isimlerinden Fransız mimar Le Corbusier de birkaç kez ziyaret etmiş ve şehirdeki uygulamalara hayranlığını ifade etmekten kaçınamamıştır.

taras-bulbaTarihle, Sovyet modernizminin harmanlandığı, bu gerçek Ukrayna şehrini mutlaka ziyaret edin. Görkemli Lenin caddesinde dolaşın, Dinyeper kenarındaki lokantalarda taze nehir balıklarını tadın, Hortitsa adasını ve içindeki küçük müzeyi  gezerkense Ukrayna Kazakları’nın Zaporoje’nin geniş steplerinde nasıl at koşturduğunu hayal edin. 1962 yılında, Nikolay Vasilyeviç Gogol’un aynı adlı eserinden sinemaya uyarlanan ve oyunculuklarıyla Rus kökenli aktör Yul Brynner ve Tony Curtis’in devleştiği ve ana temasını Zaporoje Seçi’nin oluşturduğu Taras Bulba* filmini daha önce izlemiş olmanız ise bu canlandırmayı yapmanızı kolaylaştıracaktır, zaten bunları yapmadan Ukrayna’yı ne tanıyabilir ne de anlayabilirsiniz.

Burak PEHLİVAN

 

*Taras Bulba, 2009 yılında Rus finansmanıyla yeniden çekilmiş, filmde Taras Bulba rolünü  ise geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz  Ukraynalı unutulmaz aktör Bogdan Stupka canlandırmıştır. Film, Ukrayna tarihini Rus bakış açısıyla yansıttığı için, gösterildiği tarihte Ukrayna’da sert tartışmalara konu olmuştur. Bu yazıda kullanılan afiş de 1962 tarihli Holywood yapımından değil, bu filmden alınmıştır.