İtalya’da Var, Bizde Niye Yok?

ospitalita_italiana_banner.jpg__950x243_q85_crop_upscale
İtalya Ukrayna İşadamları Derneği Başkanı Giuseppe Masci, biz dostlarının ona seslenişiyle Pino ile bir Türk restoranında yemek yiyoruz. Pino, dünyanın tüm mutfaklarını bilir, araştırır, tam bir yemek tutkunudur ancak onun için Türkiye’nin ve Türk mutfağının yeri ayrıdır. Zira hem mutfağımıza hem de ülkemize müthiş bir hayranlığı vardır. Pino, beni Kiev’deki İtalyan restoranlarında ağırlarken ben ise her seferinde onu bir Türk restoranına davet ederim, ne yazık ki Dünya’nın bu bölgesinde benim seçeneklerim sınırlıyken onun seçeneklerinin daha çok olduğunu itiraf etmeliyim.

Daha önce de yazılarımda değindiğim gibi Ukrayna’da İtalyan ve Uzakdoğu mutfaklarına büyük ilgi var. Yalnızca Kiev’de kendini İtalyan mutfağı olarak tanımlayan restoran sayısı 200’den fazla, bu rakama pizzacılar ve menüsünde birçok İtalyan yemeği sunan karma restoranlar ise dahil değil. İtalya, ülke markasına, imajına onlarca yıldır büyük yatırım yapıyor, bu ise, İtalya’dan çıkan markaların başka ülkelerin aynı sektördeki markalarına göre çok daha yüksek fiyatlardan alıcı bulmasını sağlarken, ülke refahında önemli artışa neden oluyor.

Markalaşmak ile iş bitmiyor, markanın sürekliliğinin sağlanması, korunması da gerek. Bunu başarmak her ayrıntıya dikkat etmekten, standartizasyonları zamanında gerçekleştirmekten ve gerekli denetimleri periyodik olarak yapmaktan geçiyor. Pino ile yemeğimizde, Kiev’deki İtalyan restoranlarından, pizza evlerinden bahsederken yalnızca onların beşinin gerçek manada İtalyan restoranı sayılabileceğini, söylerken bunu öznel bir bakış açısıyla değil nesnel bir biçimde ifade ediyordu. Çünkü benim de İtalya dışında kendini İtalyan restoranı olarak isimlendiren bir restoranda eğer yemek yiyeceksem  mutlaka dikkat ettiğim restoranın “Ospitalità Italiana” belgesi olup olmadığı kriterine göre yorum yapıyor.

Ophoca_thumb_l_dsc_0369spitalità Italiana belgesini Türkçe’ye İtalyan Konukseverlik belgesi olarak çevirebiliriz. Bu belge, verildiği restoranın dünyanın neresinde olursa olsun nitelikli ve gerçek bir İtalyan restoranı olduğuna ilişkin onay mührüdür. Bu belgeyi almak isteyen yurtdışındaki restoran işletmecisi, bulunduğu ülkedeki İtalyan ticaret ya da turizm müşavirliği aracılığıyla belgeyi verme inisiyatifine sahip, İtalya’nın Odalar ve Borsalar Birliği olan Unioncamere’ye başvurur. Unioncamere’nin müfettişleri ve eğer varsa o ülkedeki İtalyan İşadamları derneğinin görevlileri restoranda incelemelerde bulunurlar. Belgenin alımında olmazsa olmaz kriterler vardır. Başvuruda bulunan restoranınn sahibinin ya da şefinin İtalyan olması, dekorasyonunun İtalyan motifleri taşıması, mutfakta İtalyan zeytinyağının, makarnasının kullanılması; şarap listesindeki şarapların çoğunluğunun DOCG* ve DOC** statüsünde İtalyan şarapları olması, menüsünde klasik İtalyan lezzetlerinin bulunması gibi. Başvuruda var olduğu ifade edilen bu özellikler ile uygulama eğer uyumluysa, İtalyan Odalar ve Borsalar Birliği tarafından, o ülkedeki işadamı derneğinin onay imzası ile İtalya Ekonomi, Tarım, Dışişleri, Kültür-Turizm Bakanlıkları’nın ayrı ayrı logolarını da taşıyan bu sertifika işletmeye verilir. Belirli aralıklar ile restoran denetlenerek belgedeki kriterlere uyum garanti altına alınır.

Ülkenin markalaşmasını sağlamak çok zor bir iş. Ülke mutfağının güçlü ve nitelikli olması, beğenilmesi markalaşmada kolaylaştırıcı bir etken, önemli bir enstrüman. Yabancı bir ülkede, o ülkenin vatandaşı ya da başka bir milletten yabancı, adı Türk olan restorana girdiğinde yemeğiyle, hizmet kalitesiyle, dekoruyla aslında ülkemize giriş yapıyor. O restoranın servisinden de, yemek lezzetinden de, ortamından da keyif alıyorsa, o müşterinin ülkemize bakış açısında da olumlu gelişme yaşanıyor. Restoranda Türk ürünleri kullanılıyorsa Türkiye’deki üreticilere katkı sağlanırken, aşçılar Türk ise yurtdışı istihdam gelişiyor. İtalyanlar, kabul etmek gerekir ki bu konuları bizden önce düşünmüş ve uygulamaya koymuşlar. Ospitalità Italiana belgesinde boşuna her dört ilgili bakanlığın logoları, Uninoncamere’nin logosuyla beraber yer almıyor, zira süreç en üstte bu bakanlıkların uzmanları ile ortak geliştiriliyor ve denetleniyor. Bu coğrafyada da, dünyanın geri kalan yerlerinde de zengin ve lezzetli mutfağımız son dönemde büyük ilgi çekmeye başladı. Ancak ipin ucu kaçmadan belli standartizasyonları hızla gerçekleştirebilmeliyiz ki gerçek Türk restoranlarıyla, adını Türk restoranı olarak ifade edenler ayrılabilsin. Böylece hem restoran sahipleri teşvik edilebilsin hem de buralara gelen müşterilerin memnuniyeti garanti altına alınabilsin.

Amerika’yı yeniden keşfetmenin gereği yok. Türkiye, İtalya örneğinden yola çıkarak ancak kendi modelini ortaya koyarak, belki yurtiçindeki işletmeler için başka kriterler de belirleyerek, bu belgelendirmeyi yapmalıdır. Kriterler değiştirilebilir, örneğin kriterlerden biri olan şarabın yerini, yerine göre Türk çayı, kahvesi, lokumu, zeytini, peyniri alabilir. Sayıları 250’yi bulan ticaret müşavirlerimiz, onlarca turizm müşavirimiz ve yüzlerce Türk işadamı derneğimiz dünyaya yayılmış durumda. Hızlı bir biçimde belgelendirmenin oluşturulabilmesi ve daha da önemlisi hızla uygulamaya geçilmesi mümkün. Kaldı ki İtalyanlar bile bu işte, özellikle bu coğrafyada daha yeniler. Kiev’de ilk olarak Ospitalità Italiana’yı almaya hak kazanan 4 restorana belgeleri 2012 yılının sonunda verildi. Bu restoranlar Pantagruel, Walter, Sorrento ve pizzaevi Napulé. 2013 yılında ise listeye Al Faro eklendi. Umarım bir gün Kiev’de hangi Türk restoranlarının, gerçek Türk restoranı olarak belgelendiğine ilişkin birkaç satır karalamak mümkün olur ve inşallah bu “bir gün” çabuk gelir.

Burak PEHLİVAN

* DOCG: Denominazione di Origine Controllata e Garantita ‘nın başharflerinin kısaltması. İtalyan şarapları için köken adının gerçeklik denetimi ve garantisi. Bu garantiye göre şarap üreticisi şarap imalatı konusunda en sıkı kurallara uymuştur. Şarap belgeyi veren kurul tarafından test edilir, coğrafi kökeni ve kalitesi onaylanır. Çok az sayıda İtalyan şarabı bu damgaya sahiptir.

** DOC : Denominazione di Origine Controllata ‘nın baş harflerinin kısaltması. Bu damgaya sahip İtalyan şarabı sayısı DOCG damgasına sahip şaraplara göre çok daha fazladır. Kalite ve köken kuralları yine sıkı olmak ile birlikte, coğrafi bölge daha geniş tutulur, üzüm çeşitleri konusundaki kriterler biraz daha esnektir.

Yorumlar

“İtalya’da Var, Bizde Niye Yok?” için 2 yanıt

  1. Ozan Yasin Doğan avatarı
    Ozan Yasin Doğan

    Bravo Burak Bey, bu konuyu çok doğru bir bakış açısıyla ele almışsınız. Kültürümüzün yemek konusundaki zenginliği pasta makarnayla menü dolduran İtalyanlara ansiklopedi yazdırır ancak yine pazarlamada eksik kalıyoruz. İstediğin her şeyi en iyi şekilde üretebilirsin ama yeni bir pazarda bunu müşteriye tanıtıp anlatamıyorsan, taban oluşturamıyorsan maalesef hak etmediğin şekilde kaybediyorsun, bu her türlü ürün/hizmet için aynıdır.. Türkiye’deki birçok dev üretici Türkiye’deki pazar paylarına ve ürün kalitelerine bakarak/güvenerek aynı başarıyı yurt dışında da yakalayabileceğini düşünürken marketing konusunu hesaba katmamışsa tam da işte bu yüzden hüsranla geri dönüyorlar…

    1. burakpehlivan avatarı
      burakpehlivan

      Ozan bey, markalaşma, ürün tanıtımı, pazarlama gibi alanlar ne yazık ki bizim çok ama çok eksik kaldığımız alanlar. Gıda gibi karşılaştırmalı üstünlüğümüz olan bir alanda bile, yazdığınız gibi çok eksiklerimiz var. Yurtışında Türk markaları ve pazarlama ile ilgili de inşallah kısa zamnda bir yazı kaleme alacağım.