Ukrayna’da 28 Ekim’de gerçekleşen parlamento seçimleri arifesinde ve sonrasında devalüasyon söylentileri artık yüksek sesle konuşuluyor. Her ne kadar merkez bankası ve hükümet yetkilileri kur istikrarının devam edeceğini beyan etseler de, genel kanı ulusal para biriminin dolar karşısında %10-20 aralığında değer kaybedeceği doğrultusunda. Cin şişeden çıkmış gibi. Özellikle döviz borcu olan işletmeler, bankalar ve ithalatçılar kaygılı bir bekleyiş içerisindeler. Seçimler sonrasında yeni kurulacak hükümeti, olumsuz uluslar arası konjonktürün de eşliğinde ekonomide zor bir dönemin beklediği çok açık görünüyor. Peki bu koşullar altında Ukrayna ekonomisi nereye gidiyor? Ukrayna, Türk sermayesi için kısa ve orta vadede cazip mi?
Ülkenin makro ekonomik durumu ve göstergeleri pek iç açıcı değil. Geçtiğimiz iki yıl ortalama %5 büyüyen ekonomide bu yıl sıfır büyüme beklentisi hakim. 3. çeyrekte %1,3 oranında bir küçülme yaşandı. Merkez Bankası grivnanın dolar karşısında hızla değer kaybetmesini engellemek için ekim ayında döviz rezervlerinin %8,4’ünü kullandı Buna rağmen grivna dolar karşısında son 3 yılın en düşük seviyesinde seyrediyor. Bankanın rezervleri ise 26,8 milyar $’a gerilemiş durumda. Mevcut rezervler ülkenin yalnızca 3 aylık ithalatını karşılayabiliyor. 2011 yılının ortalarından bu yana rezervlerdeki erime 10 milyar $’a ulaştı. Ülkenin toplam ihracatının %30’undan fazlasını oluşturan demir –çelik sektöründe ise tehlike çanları çalıyor, üretim dış talepteki düşüşün etkisiyle geçen yılın aynı dönemine göre ekimde %15 azaldı.. IMF ile anlaşmanın siyaseten zor olduğu, AB ve Amerika’nın politik baskısının devam ettiği, Rusya’nın ise ülkenin en büyük ithalat kalemi olan doğalgaz fiyatlarını düşürmek için “ya Kazakistan ve Beyaz Rusya ile birlikte oluşturduğum Gümrük Birliği’ne gir ya da senin için stratejik önemi olan gaz transit sistemini bana teslim et” dediği bir dönemde, Ukrayna liderliği bu zor dönemi atlatarak, ülkeyi yerli ve yabancı yatırımcılar açısından cazip hale getirebilecek mi?
Kişi başına gelirin 3.000 $’lar civarında olduğu Ukrayna, Türkiye’nin biraz da 2000’li yılların başındaki halini hatırlatıyor. Enerjide büyük oranda dışa bağımlı olan Ukrayna’nın o dönem ki Türkiye’ye göre önemli eksileri olduğu kadar artıları da var. Ülke, çok gelişmiş bir demiryolu altyapı sisteminin yanı sıra önemli limanlara sahip. Odesa başta olmak üzere güneydeki limanlar, Karadeniz’in en büyük limanları ve Ukrayna gerek kuzey, güney, gerekse doğu batı ekseninde önemli bir geçiş noktası. Avrupa’daki ekilebilir alanın %30’una sahip ülkenin, yüz ölçümünün yaklaşık %70’i tarım toprağı. Dünyanın en bereketli toprağı olan kara toprağın %25’i ise Ukrayna sınırları içerisinde. Bu geniş ve verimli topraklar sayesinde Dünya’nın en büyük ayçiçek yağı ihracatçısı olan Ukrayna, buğday, arpa, yulaf, mısır gibi tarım ürünlerinde ise dünya ihracatında ilk sıralarda geliyor. Ülke, son yıllarda gelişen seracılığın etkisiyle sebze ve meyve üretiminde de önümüzdeki yıllarda ciddi bir oyuncu haline gelecek. Ukrayna firmaları kanatlı hayvan besiciliğinde ve yumurta üretiminde ise hızla gelişiyor.
Ülkenin doğusunda kümelenmiş demi-çelik, boru sanayi oldukça güçlü. Dünya’nın en büyük 4. kömür rezervlerine sahip ülkede yılda 85 milyon ton kömür çıkarılıyor, 2012 yılında demir cevheri çıkarımının ise 19,5 milyon ton olması bekleniyor. Başta gübre ve titanyumdioksit olmak üzere ciddi bir kimya sanayinin, havacılık ve uzay sanayinin varlığı diğer önemli artılar. Savunma sanayi ürünleri ihracatında ise Ukrayna Dünyada ilk 10 ülke arasında yer bulabiliyor. Ukrayna ekonomisinde, siyasetinde inişler, çıkışlar, para biriminde ise değer kayıpları olabilir ancak tablonun bütününe baktığımızda Ukrayna saydığımız bütün bu değerleriyle ve her şeyden önemlisi eğitimli ve yetişmiş insan gücüyle Türkiye ve Türk sermayesi için çok önemli bir ülkedir.
Ukrayna’da kısa vadede devalüasyon olsa da olmasa da, ülkedeki Türk sermayesi bu süreçten güçlenerek çıkacak ve ülkeye önümüzdeki dönemde daha çok Türk sermayesi gelecektir. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi tesis ettiğimiz, vizeleri karşılıklı olarak kaldırdığımız, bayrak taşıyıcı havayolu şirketimiz THY’nin Türkiye’den, Ukrayna’ya günde 7 olan sefer sayısını 15’e çıkarmayı planladığı bu ülke ile ekonomik, ticari ve kültürel ilişkilerimiz önümüzdeki dönemde ivmelenerek artacaktır. Birkaç ay içerisinde imzalanması beklenen Serbest Ticaret Antlaşması ise iki ülke dış ticaretinde çok önemli bir katalizör olacaktır. Kendi uçağını yapma iddiasındaki Türkiye’nin Antonov’ları yapan Ukrayna ile bu alanda işbirliği yapacağı ise kuvvetle muhtemeldir.
Ukrayna’da %10-20 aralığında olması beklenen devalüasyon ya da kısa vadeli ekonomik küçülmeler, AB ve Rusya’nın arasında yer alan kuzey komşumuzun ekonomik potansiyelinin realize olmasını yalnızca küçük bir süre daha geciktirebilir. 2012’de yaşanan tüm zorluklara rağmen Ukrayna Dünya Bankası’nın İş Yapılabilirlik Endeksi’nde geçen yıla göre bu yıl 15 basamak yükselerek 137. sıraya yükseldi. 4 AB üyesi ile sınıra sahip, Avrupa ailesinin doğal bir üyesi olan Ukrayna’nın daha ne kadar kişi başına 3.000 $’lık bir ekonomik büyüklükte kalması söz konusu olabilir ki?
Ukrayna AB üyelik perspektifine sahip olarak ya da olmayarak, gelecek 10 yılda kişi başına en az 10.000 $’lık bir ekonomik büyüklüğe öyle ya böyle ulaşacaktır. O günlerde marka olabilmek ve hacimli iş yapabilmek için ise bugün burada olan firmaların sabretme ve dayanma gücüne sahip olması, bugün pazara girecek olan firmaların ise planlarını kısa vadeli değil en az üç beş yıllık perspektifte yapıyor olabilmesi gerekir. Ukrayna, üretim kapasitesi gelişen, ihracatı hızla büyüyen ve özgüveni her geçen gün daha da artan Türk sermayesi için, iki ülke ilişkilerinin hızla geliştiği bu dönemde önemli bir cazibe merkezidir. Devalüasyon olasılığı da, bürokrasi de, nepotizm de, yüksek yolsuzluk oranları da, kısa vadeli Ukrayna’nın yaşadığı ve yaşayacağı ekonomik zorluklar da bu gerçeği değiştirmeyecektir ve değiştirmemelidir.
Burak PEHLİVAN
Related posts:
Aşağıdaki butonları tıklayarak, yazıyı arkadaşlarınızla paylaşın!
{ 2 comments }
Veriler ve analiz guzel olmus ama gelecek tahminini iyimser buluyorum. Cunku su an icin gerceklesmesi cok zor gorunen sosyal ve siyasi bir donusume bagli boyle bir gelecek. Ukrayna, Turkiye gibi yolsuzluklardan muzdarip, en buyuk fark burada devletin de alenen bu yolsuzlugu koruklemesi ve miktarlarin cok daha buyuk olmasi.
Ikinci konu ise halkin yolsuzluklara karsi tavri. Turk halki cevval, ve hakkini arayan bir millet. Secim sandigina gider ve tepkisini koyar, yolsuzluk yapanlari da sandiga gomer. Ukrayna’da halkin boyle bir talebi yok ve son secimlerde katilim cok dusuktu( 30%’un altindaydi yanilmiyorsam).
Son soz; Ukrayna’nin potansiyeli yuksek, ama bunu ortaya cikaracak siyasi bir irade ve bunu da ortaya cikaracak guclu bir halk iradesi gerekli. Bu kisa zamanda gerceklesecek gibi gorunmuyor. umariz sanilandan daha cabuk gerceklesir.
Öncelikle yazınızın bu kadar ayrıntılı ve kapsamlı olması yeni yatırımcılara yol gösterecektir. Yazınız gerçekten çok başarılı, tebrik ediyorum.
Ekonomik kriz, 2012 ortalarında okuduğum ekonomi haberlerinde kuzey avrupa ülkelerine 2013 ün 3-4. aylarında geleceği vurgulanmıştı. Bu sebeple Ukrayna da bu krizden etkilenecektir. Tabi her kriz aslında doğru seçim ve zamanında yapılan bir hareketle fırsata dönüştürülebilir.