Türkiye Ukrayna ticari ilişkilerinin önemi ve Türkiye Ukrayna Serbest Ticaret Antlaşması’nın getireceği fırsatlar

Türkiye ve Ukrayna iki Karadeniz komşusu aynı zamanda stratejik partnerler ve bu stratejik partner sözünün içi boş değil. Bu ifadeyi haklı çıkaracak çok sayıda somut faktör var. İki ülke arasında vizeler 2011 yılında karşılıklı olarak kaldırılırken, 1 Haziran 2017’den bu yana Türkiye ve Ukrayna vatandaşları birbirlerini pasaportsuz olarak, kimlik kartlarıyla ziyaret edebiliyorlar. Türk vatandaşlarının dünyada bu şekilde ziyaret edebildikleri yalnızca 4 ülke varken, Ukraynalılar açısından bu imkan o dönemde yalnızca Türkiye ziyaretlerinde mümkündü.

Yıllardır, Ukraynalılar’ın en çok turist olarak ziyaret ettikleri ülke Türkiye, bu yıl yeni bir rekor daha kırılacak ve Türkiye’yi ziyaret eden Ukraynalılar’ın sayısı 1,5 milyonu geçecek, aynı şekilde Ukrayna’yı ziyaret eden Türkler’in sayısı 300 bine yaklaşıyor. Çok iyi hatırlıyorum bundan 15 yıl önce Ukrayna’ya ilk geldiğimde Türk Havayolları’nın Ukrayna’ya günlük seferleri bile bu yoktu, bugün iki ülke arasında Türk ve Ukraynalı Havayolu şirketlerinin haftalık düzenli sefer sayısı 200’ü geçiyor.

Ukrayna’da 700 Türk firması faaliyet gösterirken, ülkedeki Türk sermayesi 3,1 milyar $ aşıyor, bu rakamın 1 milyar $’dan fazla bölümü ise Avrupa Meydanı sonrasında Ukrayna’ya geldi. Türkiye bu dönemde ülkedeki en çok yatırım yapan ilk 3 ülkeden biri oldu. Türk firmaları pazarda yalnızca inşaat, tekstil ve gıda gibi alanlarda değil, ayakkabı boyasından, kozmetiğe, traş kreminden makineye en az 10 sektörde pazarda ilk üç oyuncu arasındalar, hemen hemen ekonominin her sektörüne dokunuyorlar.

Türk inşaat firmaları Ukrayna’da yabancı firmalar arasında liderler. Ülkenin dışa açılan kapısı Borispol Havalimanı terminali, yalnız ülkenin değil, Avrupa’nın en modern stadyumlarından biri, 5 yıldızlı oteller, alışveriş merkezleri, yollar, ulaştırma köprüleri, yüzbinlerce metrekare yaşam alanı hep Türk müteahhitlerin imzasını taşıyor. Türk inşaat firmaları bugüne kadar toplam tutarı 6 milyar doları bulan 200’ün üzerinde proje gerçekleştirdiler.

Bankacılıkta, enerjide, hatta savunma sanayinde de artan bir işbirliğine tanıklık ediyoruz. Başkanlığını yaptığım iş insanları derneği, Uluslararası Türk Ukrayna İşadamları Derneği’nin de (TUİD) iki ülke ilişkilerinin ulaştığı altın çağın oluşturduğu bu ekosistemde yurtdışındaki en başarılı Türk işadamları derneği seçilmesi de dolayısıyla tesadüf değil.

Bunlar bardağın dolu tarafı. Bardağın bir de boş tarafı var. Ukrayna ve Türkiye arasındaki yıllık diş ticaret 2018 yılında 4,1 milyar dolar olarak gerçekleşti halbuki bu ticaret o tarihten 10 yıl önce 8 milyar dolara ulaşmıştı. Denilebilir ki, 2014 yılından sonra Ukrayna ekonomisinde yaşanan küçülme yüzünden ticaret istenilen seviyelere ulaşamıyor ancak bu tek başına yeterli bir açıklama olamaz, zira Polonya ve Ukrayna arasında bundan on yıl önce 6,5 milyar dolar olan dış ticaret hacmi Avrupa Birliği ile Ukrayna arasındaki Serbest Ticaret Antlaşması’nın da etkisiyle geçtiğimiz yıl 8,5 milyar dolar olarak gerçekleşti. İşte Türkiye ve Ukrayna arasında ekonomik ilişkileri sürdürülebilir kılacak, Türk firmalarının Ukrayna’ya, Ukrayna firmalarının ise Türkiye’ye daha çok ihracat yapmasını sağlayacak, karşılıklı yatırımları katlayacak ve ikili dış ticaret hacmini olması gerektiği gibi en az 10 milyar dolarlar seviyesine çıkaracak olan Türkiye Ukrayna Serbest Ticaret Antlaşması’nın (STA) imzalanıp, yürürlüğe girmesidir.

Ukrayna Sovyetler Birliği’nden miras olarak yüksek yatırım maliyetleri ve düşük doğalgaz fiyatları sayesinde dünyada rekabetçi olabilecek bir ağır sanayi aldı. Buna karşılık tekstil ve hazır giyim başta olmak üzere hafif sanayi rekabetçi değildi ve sonuç olarak 1990 yılında Ukrayna’da tekstil, hazır giyimde 680.000 kişi çalışırken bu rakam bugün 70 bine geriledi. Hiçbir koruma duvarı, tarife, gümrük vergisi de bu hızlı üretim ve işgücü daralmasını engelleyemedi. Dolayısıyla Ukrayna’nın ihracat kompozisyonu ağır sanayi ürünleri ihracatı yapan büyük işletmeler ve bereketli toprakları sayesinde tarım ürünlerinin ham ihracatı biçiminde şekillendi. Üretim ve ihracatta çeşitlenmeye gidilemedi. Türkiye’ye ihracatta da böyle bir tablo var metal ve tarım ürünleri Ukrayna’nın Türkiye ihracatında %80’lik pay oluşturuyor, halbuki Türkiye’nin Ukrayna’ya ihracatında hiçbir kalemin toplama oranı tek başına %10’luk oranı geçemiyor.

Avrupa Meydanı sonrasında yeni oluşan şartlar, Avrupa Birliği, Kanada ve İsrail ile yapılan Serbest Ticaret Antlaşmaları ve yeni yönetimin bu ihracat yapısının sürdürülebilir olmadığını anlamasıyla Ukrayna’nın ihracat yapısı değişiyor. Ukraynalı KOBİ’ler, tüketim ürünleri üreticilerinin ihracat kapasitelerinin artırılması ve yeni pazarlara ulaşmaları için çalışmalar yürütülüyor. Ukrayna sağlıklı bir biçimde büyüyen, istikrarlı, sürdürülebilir bir ihracat politikası istiyorsa KOBİ’lerin ihracat imkan ve kapasitelerinin artırılması bir tercih değil, zorunluluk Bu vizyona dönük faaliyetlerden biri de geçtiğimiz günlerde Avrupa Birliği ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın organizasyonu ve TUİD’in desteğiyle Kiev’de gerçekleştirildi. Benim de açılış konuşmacısı olduğum etkinlikte bu konulara değinirken gıda ve tarım sektörlerinde Türkiye ve Ukrayna iş dünyaları arasındaki işbirliğini nasıl geliştirebileceğimizi konuştuk, Türkiye Ukrayna STA’sının imzalanmasının önemine dikkat çektik.

Türkiye ve Avrupa Birliği arasında 1995 yılında Gümrük Birliği antlaşması yapıldığında, birçok Türk sanayici bu antlaşmaya karşıydı. Onlara göre Türk sanayisi finansmana erişimi geniş, teknolojik üstünlüğü ve know-how’u olan kaliteli ürünler üreten Avrupalı rakipleriyle rekabet edemeyecekti. Türk firmaları birbiri ardına batarken, pazar Avrupa mallarıyla dolacak ve Türk sanayisi büyük yara alacaktı. Ancak yaşananlar onları haksız çıkardı, zira serbest ticaret antlaşmaları aynı zamanda yatırım anlaşmalıları da. Evet Gümrük Birliği sonrasında ilk 5-6 sene Türkiye’nin sahip olduğu jeopolitik riskler, hukukun üstünlüğüne dönük kuşkular ve yaygın yolsuzluk algısından dolayı yabancılar yatırım yapmakta çekingen davrandılar ancak sonrasında son 20 yılda Türkiye, Batı’dan 100 milyar doların üzerinde sermaye çekti, bugün Türkiye’deki yabancı sermayenin %75’i Avrupa Birliği kaynaklı, Türkiye ’nin AB’ye ihracatı 5 katına çıkarken, toplam ihracatta Avrupa’nın payı %48. Avrupa’dan gelen bilgi, teknoloji ve sermaye, iç piyasada artan rekabet, Türk firmalarının daha gelişmesini ve rekabetçi olmasını sağladı, bu da Türkiye’nin üçüncü ülkelere ihracatını da katladı.

Ukrayna da Serbest Ticaret Antlaşmalarıyla üretimini çeşitlendirmek ve yeni pazarlar bulma arayışında. Ancak aynı o gün Türkiye’nin yaşadığı gibi Batı’dan benzer gerekçelerle yeterli sermaye çekemiyor. Aynı şekilde Avrupa Birliği’nin yüksek standartlarına ve sertifikalara hızlı uyum kolay değil, bunlar Ukraynalı ihracatçıları zorlarken, görünmez bariyerler olarak karşılarına çıkıyor. Halbuki Türk yatırımcıların risk algısı da yatırım tercihleri de farklı. Türkiye ve Mısır Serbest Ticaret Antlaşması yaptığında ülkedeki Türk sermayesi yalnızca 50 milyon dolardı, bu antlaşmadan sonra, yalnızca 3 yılda Türk sermayesi 40 kat artarak 2 milyar dolara ulaştı.

Türk yatırımcılar Ukrayna’ya yatırım yapmaya hazırlar, bu da özellikle hafif sanayinde bilgi, know-how ve teknoloji demek aynı şekilde Ukraynalı firmalara, kendi pazarlarının 5 katı büyüklüğünde bir pazar birçok sektörde açılmış olacak, üstelik iki ülkenin standardizasyon kurumları çok daha kolay biçimde karşılıklı olarak sertifika sorunlarını çözebilirler.

Biz de Uluslararası Türk Ukrayna İşadamları Derneği olarak bu süreçte Ukraynalı ihracatçılara Türkiye ile daha fazla ticaret ve yatırım yapılması için yol göstermeye ve destek olmaya, Türkiye’nin ve Türk firmalarının bu süreçte yaşadığı deneyimleri paylaşmaya hazırız. Türk iş insanları olarak mevcut pastadan daha çok yemektense bu pastayı büyütme taraftarıyız. Türkiye Ukrayna Serbest Ticaret Antlaşması’ndan iki taraf da kazanacaktır.

Burak PEHLİVAN