Dünya’nın İlk Askeri Bandoları’ndan Biri: Mehter Bölüğü

40368 İstanbul Harbiye’de şık otellerin, birbirinden lüks mağazaların, gösterişli lokantaların bulunduğu bölgede, Askeri Müze ve Kültür Sitesi, Dünya’nın ilk askeri bandosu, Mehteran Bölüğü’ne ev sahipliği yapar. 12-14 Haziran tarihlerinde Sivastopol’ daki Askeri Bandolar Festivali’ ne katılan Türk Mehteran Bölüğü bu festivalde eserlerini icra etti. Mehteran Bölüğü’nün repertuarında, köklerini yaşadığımız coğrafyadan alan, “Kırım’dan Gelirim” ve Mehteran Bölüğü’ nün kaldırılmasından sonra eserlendirilmesine rağmen “Sivastapol Marşı’ 195_1nın” olması beni bu yazıyı yazmaya sevk etti.Her Türk’  ün, eserleri icra olunurken kulak kabarttığı, dillerinden melodilerini eksik etmediği bu Dünya’nın ilk askeri müzik gruplarından biri hakkında maalesef toplum olarak çok fazla bilgiye sahip değiliz. Bu yazıyı yazarken yaptığım araştırmalarda, aslında gönül olarak bu kadar yakın olduğumuz ama bilgi olarak da o kadar uzak olduğumuz Mehteran Bölüğü’ nü daha yakından tanıma olanağı buldum.Etimolojik olarak mehter sözcüğü, Farsça kökenli, “en büyük, en ulu” anlamına gelen mihter sözcüğünün Osmanlıcada tekil olarak mehter çoğulda ise mehteran olarak kullanılmasıyla günümüze kadar gelmiştir. Mehterin tarihi Orta Asya Türk devletlerine ve Hunlar’ a dayanır. Büyük Selçuklu Devleti ve Anadolu Selçuklular, Orta Asya’ dan gelen bu geleneği sürdürmüşlerdir. Bu gelenek Osmanlılar’a da Anadolu Selçuklu Devleti vasıtasıyla geçmiştir. 1284 yılında Osman Gazi’ye, dönemin Selçuklu Sultanı tarafından kazandığı başarılardan dolayı egemenlik sembolü olarak tuğ, adalet sembolü 243053_9553olarak Ak Sancak, ayrıca daha sonra Mehter’ de kullanılacak çalgılardan olan davul ve nakkare gibi çalgılar gönderilmiştir. Bu çalgıların da bulunduğu ilk mehter nevbeti(müziğin icra edilmesi) 1289 yılında Söğüt yakınlarında gerçekleştirilmiştir. Bu tarihten itibaren Fatih Sultan Mehmet’ e kadar tüm Osmanlı Sultanları, Selçuklu hükümdarlarına hürmeten Mehter’ i ayakta dinlemişlerdir. Fatih Sultan Mehmet ise, 150 yıl önce sona ermiş bir devletin temsilcilerine hitaben gösterilen bu hürmet hareketini artık gereksiz görmüş ve bu geleneği kaldırmıştır.Mehteran’ın hakim sazları vurmalılar ve nefeslilerdir. Mehterde, nefesli çalgılar zurna, boru vurmalı çalgılar ise nakkare, davul ve köstür. Ayrıca Mehteran’ da zil ve cevgen de bulunur. Mehter bölükleri katlı olarak nicelendirilirler. Mesela, 9 katlı mehterde 9 zil, 9 boru ,9 zurna, 9 davul ve 9 nakkare bulunur. Buna karşılık diğer sazların iki katı olarak 18 cevgen bölüğe dahildir. Günümüzde, Askeri Müze Mehter Bölüğü de 9 katlı olarak teşkilatlanmıştır.   Mehter müziği, klasik Türk müziğinin makam ve usullerinin kullanıldığı tek sesli bir müziktir. Mehter’ in kendine has yürüyüşünde üç adımda bir durulur ve yarım sağa, yarım ise sola adım atılırdı. Bu yürüyüş biçimi, halk arasında yanlış bir söyleyiş olarak “mehter gibi iki ileri bir geri adım atmak” deyimini dilimize yerleştirmiştir.Tarihteki Türk devletleri, başta Osmanlılar Mehter’ i kendi Orduları’ndaki askerlere cesaret ve şan vermek, düşmanı ise korkuya, dehşete düşürmek amacıyla kullanmışlardır. Mehterin o eşsiz ve azametli sesiyle düşmanı adeta kan dökmeden teslim olmaya teşvik etmişlerdir. Mehterler, harp zamanında padişahın veya ordu komutanı olan seraskerin yanında konumlanmışlardır. Sivil amaçla da Mehter, Osmanlılar zamanında dönem dönem törenlerde, namaz vakitlerini belirtmekte ve benzer aktivitelerde nevbet etmişlerdir.Avrupalılar savaşlar ve kültürel etkileşimler ile mehteri tanıdılar. Avrupa’ da ilk olarak Lehler(Polonyalılar), Osmanlı Mehter’in den etkilenerek 17. yy.’ ın sonunda kendi ordu bando takımlarını kurdular. Daha sonra ise Avusturyalılar, Prusyalılar, Fransızlar,  süreçten etkilenerek kendi askeri müzik birliklerini oluşturdular.. Özellikle boru ve davul, MehterMehter’den birebir alınarak bu ülke askeri bandolarına girdi. Beethoven, Mozart gibi büyük bestecilerin bazı eserlerinde mehteran çalgılarını ve ritimlerini görmek mümkündür. II. Mahmut’un 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’ nı kaldırması ile bu ocağın bir parçası olarak değerlendirilen Mehter Bölüğü’ de kaldırılıp, batı etkisi ile teşkilatlandırılan Mızıka-i Hümayün kuruldu. Bir nevi aslı bizde olan bir geleneği, Batı’ dan dönüştürerek geri almış olduk. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Ahmet Muhtar Paşa tarafından 1911 yılında canlandırılan Mehter  Takımı, I. Dünya Savaşı’nda  Başkomutan Vekili  Enver Paşa’ nın emriyle ordu kuruluşu içerisine dahil edildi.  Ne yazık ki, 1935 yılında o dönemin koşulları gereği, saltanatı çağrıştırdığı gerekçesi dönemin savunma bakanı tarafından, Mehteran Bölüğü lağvedildi. 1953 yılında Genel Kurmay Başkanlığı tarafından tekrar kurulan bu birlik, eserlerini yurtiçinde ve geçtiğimiz hafta Kırım’ da gördüğümüz gibi yurtdışında çeşitli etkinliklerde icra ediyor.Salı  ve Pazartesileri hariç her gün öğleden sonra üç ve dört arası Mehteran Bölüğü’ nü Harbiye Askeri Müzesi’nde dinlemek mümkündür. Benim de Maçka’ da geçirdiğim üniversite yıllarında,  dönem dönem dinleme fırsatı bulduğum bu icraları en azından bir kez dinlemenizi tavsiye ederim. Bu, Türkler’ e ve Türk devletlerine ait geleneği, Dünya’nın ilk askeri bandolarından birini, Türk’ e, Türk propagandası yapmaktan uzak, yabancı dostlarımıza anlatalım. Onlarla, yalnız bize ait olmayan, bu evrensel değeri paylaşmaktan çekinmeyelim.

Burak PEHLİVAN


Yayımlandı

kategorisi

, ,

yazarı: